Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

TÜRK- İSLAM KÜLTÜRÜNDE MUSIKİ

02d97074adb05c929cdd1459da068741

İslamiyet ve Hz. Peygamber, musikiyi bazı istisnalar dışında asla yasak etmemiş, bilakis, san’atı yüceltmek gayesiyle, hadisleriyle yol göstermiştir. Tekbir’i besteleyen büyük Türk-İslâm bestekarı Itrî, III. Selim, IV Murat ve II. Mahmut gibi musikişinas bestekar padişahlar, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Pir Sultan Abdal, Hafız Burhan, Celal Güzelses, gibi dini şahsiyetlerin yetişmesine vesile olmuştur. Büyük Türk İslam Mütefekkiri Erzurumlu İbrahim Hakkı musiki konusunda;

Musiki hikmete dair fendir,

Bilene bilmeyene rûşendir.

Nice esrarı var idrak edecek,

Yar gelûr sineleri çak edecek.

Sözleri ile musiki denen mükemmel lisanın bir sanat olduğunu ifade ediyor ve Marifetname’sinde “vücudun her organını özelliğine göre işletmenin faydalı olduğunu” belirterek “hançerenin (gırtlağın) musiki yönünde kullanmakla, kulağın güzel ve hoş sesleri dinlemekle, gözün güzel şeyleri seyretmekle” kuvvet kazandığını ve geliştiğini belirtiyor. Musikinin temel esası ses sistemlerine ve güzel icra edilmesine bağlıdır. Aynı şekilde musiki ve dinler tarihini incelediğimizde, dört büyük kitabın (Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an-ı Kerim’in ) güzel sesle okunmasından bahsedildiği görülür. Hatta Hz. Muhammed’in bir hadisinde “ Cenab-ı Hak güzel sesli insanların Kur’an-ı güzel ses ile okumasına razı olduğu kadar hiçbir şeyden razı olmamıştır” diyor. Bu bilgi ekseri insanları sevindirmiş ve bu yönde yürüyerek Hakk’a ulaşma yolları aranmasına, dini şahsiyetlerin Türk Musikisine  gönül vermesine vesile olmuştur. Yine; Türk Halk Müziği eserleri içerisinde tasavvufi halk müziğinin en yaygın ürünleri olan nefes, deyiş, divan, semah, İbrahimiye, ilahi ve gazellerin önemli bir yeri vardır.Bu eserlerin dini şahsiyetler tarafından derlenerek icra edilmesi de Hz. Ali’nin, “Güzel sesle ve kuralla Kur’an okumak, kalbe şifadır” sözlerinin eseridir.

Öte yandan; tarikatlar, İslâm tasavvufundan etkilenerek kurulan manevi yollardır. Bazılarında ağırlıklı olmak üzere bütün tarikatlar edebiyat, musiki ve güzel sanatları da üst seviyede öğreten gönül yuvaları hüviyetini de hemen her devirde muhafaza etmişlerdir. Türkler’de de ehli-sünnet inancı temelinde kurulan tarikatlarda geliştirilen tasavvuf musikisinin  yanı sıra ehli-beyt inancı üzerine kurulan Alevi tarikatlarında da dini konuları terennüm eden pek çok şiir ve müzik türü ortaya çıkmıştır.

Hacı Bektaş-ı Veli,Pir Sultan, Yemini, Seyyid Nesimi, Şah Hatayi( Şah İsmail), Fuzuli, Vîrani, Kul Himmet gibi Alevi ve Şii Türk şahsiyetlerin, Saz eşliğinde okunan;

  •  Güncel hayatı Alevi felsefesine göre tasvir eden, “deyiş” ve “nefes”ler
  •  Cem ibadetinin temeli olan ve On iki imamın adlarının geçtiği “Düvaz-u İmam”lar
  •  Alevi ve Şii ulularına ve özellikle Hz. Hüseyin’e yakılan ağıtlardan oluşan “Muharremiye”ler
  •  Hz. Peygamber öven “Naatlar”ı, On iki imamı ve diğer Alevi ulularını öven “kaside” ve  “methiye”ler
  •  Hz. Ali’nin yiğitliğini ve dillere destan kılıcı Zülfikar’ı anlatan “Zülfikarname”ler
  •  Hz. Muhammet’in Miracını anlatan “Miraçname”ler
  •  Cismin ve ruhun Allah’a ulaşmasını yani “fenafillahı” anlatan “Devriye”ler
  •  Kişileri, yanlış ve eksik düşünceleri eleştirmek için yazılan “Taşlama”lar
  •  Genelde tarikata yeni girenlere âdap ve erkanı öğretmek için kaleme alınan “Nutuk”lar,

en güzel örneklerdir.

Büyük mutasavvıf Mevlana da İbrahim Hakkı gibi şiirlerinde ve sözlerinde Kur’an’ın özünden ve hadislerden alınmış pek çok gerçekleri terennüm etmiştir… Musiki ve raksa (Semaya) önem vermiştir. Söylediği sözlerle bütün mutassıp kayıtların üstüne çıkaran Divan-ı Kebir’inde sık sık rebap ve ney’den bahsederek “Bizim ney paremiz yüzlerce taze ruhun sesini versin ve ben üflediğim zaman o ses versin ki ben de aşk ve şevke geleyim” demiştir…

 Hz. Adem’den, Hz. Davud’ a kadar bütün insanların Allah’a yalvararak niyazda bulundukları ve Hz. Davud’a Allah’ın güzel ses verdiği ve bu sesle Zebur’u okuduğu ve bu sesin etkisinde kalan bütün mahlukatın huşu içinde kaldığı ve hatta bu tatlı ses ile bir çok hastanın iyileştiği mukaddes kitaplarda yazılıdır… Mûsıkî denen bu mükemmel lisanın, zaman içinde nota denen bir alfabesi de oluşturulmuştur.

Türk mutasavvıflar Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Alvarlı Muhammet Lütfi, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet gibi dini şahsiyetlerin sözleri, saz şairlerimiz tarafından derlenerek divan, nefes, ilahi, deyiş ve tatyan olarak Türk Müziği repertuvarına geçmiştir…

Osmanlılarda fetih ve zaferlerden sonra güzel ve gür sesli hafızlar tarafından ezan okunur ve mehter çalınırdı. Mehter de Osmanlı ordusuyla beraber savaş meydanlarında bulunurdu. Fatih Sultan Mehmet İstanbul surlarının önüne geldiği zaman 300 kişilik Mehter Takımında 100 zurna 70 davul durmadan fetih marşları çalıyordu, kalp ve ruhları coşturuyordu. Ok Meydanındaki ikinci mehter de Haliç surlarına hücum eden kıtaların harp şevkini artırıyordu. Yurdumuzun her köşesinde geçmiş yıllarda yaşayan hafızların, imam-hatiplik yanında musikişinaslık, derlemecilik ve bestekârlık yönleri de vardı. İşte bunlardan biri olan Erzurum musiki hayatında önemli yeri bulunan Lala Paşa Camii İmamı “Hafız Hacı Hamit Efendi zaman zaman sesleri güzel olan hafızları kendi evinde toplayarak; gazeller, ilahiler, ibrahimiyeler, tatyanlar, divanlar, müstezatlar, na’tlar, tevşihler, okuturdu. TRT THM repertuvarına kazandırılan Erzurum’la ilgili eserlere baktığımızda Hasankale’li Hacı Abdurrahman Efendinin büyük oğlu Hafız Ali Rıza Efendi ile küçük oğlu Hafız Faruk Kaleli bu toplulukta yetişmiştir. Urfa yöresinde yaşayan dini şahsiyetlerden Hacı Nuri Hafız, Bozeyin oğlu Halil Hafız, Culhe Mahmut Hafız, Dellek Mahmut Hafız ve Şevki Hafız geleneksel sıra gecelerinde şarkı, türkü, ilahi, ve gazel okumuşlardır…

1958 yılında, Diyarbakır Ulu Camii’nin müezzini olan Celal Güzelses 12 Mart Erzurum’un kurtuluş şenliklerine katılmak üzere Erzurum’a geldiğinde, Erzurum Müftüsü Sadık Solakoğlu’nun da bilgisiyle Lala Paşa Camii’nde şehitlerin ruhuna ithaf edilmek üzere bir Mevlid okur. Hırtızlı Hafiz ve Yusuf Hafız da eşlik eder. Cumhuriyet dönemine genel olarak baktığımızda Diyarbakırlı Hafız Celal Güzelses, Rakım Elkutlu, Sadettin Kaynak, Bekir Sıtkı Sezgin, Hafız Burhan, Sadi Hoşses gibi daha birçok dini şahsiyetin türkülere, şarkılara, gazellere, uzun havalara can verdiklerini görmekteyiz. Mesela Hafız Yaşar Doruk, Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olduğu tarihten ölümüne kadar maiyetinde kalmış, serhânende ve fasıl şefi olarak görev almıştır. Sultanahmet Camii baş imamı Hafız Sadettin Kaynak da Atatürk’ün özel toplantılarında devamlı yer almıştır. Hafız Yaşar Doruk’ın hatıralarında belirttiğine göre; “Atatürk’ün, gerek Kur’an, gerekse Mevlid okunurken çok duygulandığı, huşu ile dinlediği görülürdü. Kur’an’dan en çok okuttuğu sûre Yasin-i Şerif ve Süleyman Çelebinin Mevlid’inden en çok beğendiği yer Velâdet Bahri idi. Rast makamında okunmasını istediği Kur’an’ın bir ayetini Hafız Yaşar kendisi okur, devamının aynı makamdan okunmaya devam edilmesini manevi kızı Nebile’ye emrederdi. Nebile Yasin’i ezbere bilirdi.

  Gazi Mustafa Kemal Atatürk; fasıl heyetinde bulunan hafızlara Ramazan ayında camilerde mukabele okuyanlara izin verir, Ramazan içinde yapılan fasıllara katılmalarını isterdi. Fasıl heyetinde görevli elemanların çoğu hafızdı. Şaşı Hafız Osman, Hafız Aşır, Aksaraylı Hafız Cemal, Sultan Selimli Hafız Rıza gibi dini şahsiyetler fasıl icrasında şarkıların yanında Atatürk’ün severek zevkle dinlediği Rumeli Türkülerini de icra ederlerdi.

TOKATLI  KUL  HİMMET’ten bir NEFES;      

Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün.

Dünya kadar malın olsa ne fayda.

Söyleyen dillerin söylemez olur,

Bülbül gibi dilin olsa ne fayda.

Sen söylersin söz içinde sözün var,

Çalarsın, çırparsın oğlun kızın var.

Şu dünyada üç beş arşın bezin var,

Tüm bedesten senin olsa ne fayda.

Kul himmet üstadım gelse otursa,

Hakkın kelamını bile getirse.

Dünya benim deyi zapta geçirse,

Karun kadar malın olsa ne fayda.

        ERZURUM(ALVARLI) MUHAMMED LÜTFİ’den bir DİVAN;

Körlenme ey insan oğlu, ölmemeye çare mi var.

Her açan insan bir güldür, solmamaya çare mi var.

Hani ecdat, hani ata, Hakka karşı etme hata.

Tabut derler, ağaç ata binmemeye çare mi var.

Lütfi hey der, ölüm kader, gelmiş ecel beni bekler.

Buraya gelenler gider, gitmemeye çare mi var.

Kaynaklar

1. M. Zeki KURNUÇ, ERZURUM ve TÜRK Musikisi (Güneş vakfı. Yay.2005 Erzurum)

2. İskender ÖZDEMİR, ALEVİLİĞİN YAZILMAYAN TARİHİ (Kripto yay. 2011 Ankara)

3. Dr. Hüseyin YALTIRIK, TASAVVUFİ HALK MÜZİĞİ (TRT yay. 2003 Ankara)

4. Prof. Dr. Yunus Vehbi YAVUZ (Siyasal ve Sosyal boyutlarıyla İSLAM)Tuğra Neşriyat 1992

5. Prof. Dr. Süleyman ULUDAĞ (İslam açısından Musiki ve Sema) Uludağ Yayınları 1992

6. Doğan KOÇER, ATATÜRK VE TÜRK MUSİKİSİ, (EDİTÖR: Mansur Kaynak, THM yay. 1989 Ankara)

 

 

 

M. Zeki Kurnuç

21.4.1954 tarihinde Erzurum'da doğdu. Erzurum Yabancı Diller Yüksek Okulunun İngiliz Dili Bölümüne devam ettiği süre içerisinde Halk Eğitim Merkezinde Bestekar Hüseyin ERBAY'dan, daha sonra Halk Türküleri ve Halk Oyunları Derneği'nde Kemani Zeki ERDAL'dan "Türk Musikisi Nazariyat ve Keman" dersleri aldı. 1977-1980 yıllar arasında Erzurum Musiki Derneğinde Koro Şefi Kiyasettin TEMELLİ'den "Türk Sanat Müziği Makam ve Usulleri" ile ilgili dersler aldı. Bilahare aynı dernekte idarî görevler ve koro Şef yardımcılığı yaptı. Dernek çalışmaları dışında TRT Erzurum Radyosuna İstisna Akitli korist ve solist olarak devam etti. 1980 yılında öğretmenlikten ayrılarak, Erzurum Radyosu’nda Türk Sanat Müziği uzmanı olarak göreve başladı. 1981 yılında Türk Sanat Müziği Servis şefliği, 1985-1995 arasında Müzik Yayınlar Müdürlüğü yaptı. “ERZURUM VE TÜRK MÛSİKİSİ" adlı belgesel nitelikteki kitabı Güneş Vakfı tarafından 2005 yılı Nisan ayında yayımlanmıştır. Halen; TRT Genel Müdürlüğü Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığında Yayın Denetmeni olarak görevine devam etmektedir…

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın