Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

ABD’DEN EĞİTİM MANZARALARI

İnsanoğlu su misali hangi kaba koyulursa onun şeklini alabiliyor. Hayatın zorluklarına da güzelliklerine de alışıyoruz.

Türkiye’de yirmi senelik bir öğrencilik geçmişim var. Hep bir koşturma içerisinde ama başlangıçtan bitişine kuralları değişmeyen. Eleştirmek mi dersiniz gıpta etmek mi bilmiyorum ama burada tekrar okul hayatına  başlamaya karar verdiğimde kafamda milyonlarca soru işareti vardı. Türkiye’den yetersizlik anlayışı öylesine işlenmiş ki beyinlerimize… Ne kadar çabalarsak çabalayalım tam not almak gibi bir lüksümüz hiçbir zaman olmamıştı. Türkiye şartlarında düşündüğünde gelecek planlarımız için tam notun bir getirisi ya da götürüsü de yoktu. İstisna öğrencileri hesaba katmıyorum. Türkiye’deki üniversite anlayışı ve not ortalamalarımız ancak Amerika’daki okullara kabul almaya çalışırken hepimizin korkulu rüyası olmuştur; bunu yasayanlar çok iyi bilirler. Sonuçta ana dilde aldığımız eğitimden tam not alamamışken ikinci dilde ne kadar başarılı olabiliriz ki? Buradaki profesörün kaygılarımı gördüğünde bana ilk söylediği şu olmuştu; “Biz burada herkesi aynı seviyeye çıkartmak istemiyoruz. Amacımız herkesi bulunduğu seviyenin bir üstüne çıkartmak.” O andaki mutluluğumu ve ayni zamanda kızgınlığımı anlatamam. Bizim üniversitede ders veren hocalarımızın bizimle ne alıp veremediği vardı acaba? Bu kadar zor muydu ders anlatmak veya not vermek? Zamanla şunun farkına vardım burada yetiştirdiğin öğrenci seni geçmezse bir problem var, Türkiye’de ise geçerse…

Rear view of the teens sitting in the classroom and raising hands to answer the question. [url=http://www.istockphoto.com/search/lightbox/9786738][img]http://dl.dropbox.com/u/40117171/group.jpg[/img][/url]

Bizim zannettiğimiz, hani bunların dünyadan haberleri yok, Amerika’daki çocuklar hiçbir şey öğrenmiyorlar gibi basma kalıp ve sadece kendimizi avuttuğumuz fikirlerin aksine çocuklar okula baslar başlamaz öğrenmeye odaklanıyorlar. Türkiye’deki gibi bilgi kalabalığı burada yok. En basit şekilde, yaşa uygun olarak, bireysel güvenle öğrenci eğitiliyor. El kadar çocuklar girecekleri sınavlardan yüksek puan almak için değil konuya vakıf olmak için çalışıyorlar. Öğreniyorlar, ezberlemiyorlar. Okulda her türlü alıştırmayı yaptıkları için eve gelen ödevler sadece bir kaç soruluk tekrar sorusu oluyor. Konuyu anlayamayan veya tekrar etmeye ihtiyacı olan çocuklar için öğretmenler okul öncesi ve sonrasında ders veriyorlar. İsteyen her öğrenci bu derslere katılabiliyor.

ABD eğitim manzaraları 2

Okul sonrası dersler de çok çeşitli ama benim en çok takdir ettiğim branşlardan birisi müzik eğitimi. Her çocuk ilkokul dördüncü sınıftan itibaren bir enstrüman seçmekle yükümlü. Sesli veya telli çalgı. Karar kıldığı enstrümanın liseyi bitirene kadar eğitimini alıyor. Senede en az iki konser veriyorlar ve asla ayni eseri bir dahaki seneye kullanmıyorlar. Müzik sevmeyenlere garip gelebilir veya bunun ne önemi var diyebilirsiniz ama bence çocuklar birlik içerisinde çalışmayı, topluluk içine çıkmayı ve yönetime ayak uydurmayı öğrenerek hayata atılmak konusundaki en büyük hazırlıklarından birini tamamlamış olarak mezun oluyorlar. Türkiye’de kaçımız mesleği değilse bir enstrüman kullanabiliyor ? Yine mesleği değilse bir topluluk önünde konsere çıkmışlığı var?

Eğitim 8

Türkiye’ye kesin dönüş yapan bir arkadaşım var , oğlu çok iyi bir piyano öğrencisiydi. Okulun ilk günü müzik öğretmeni ona galiba gözdağı vermek için “Sakın Amerika’dan geldim diye havalara girme, burada kimseden farkın yok senin.” diyor. Öğretmen hangi edayla söyledi bilemem ama sonuçta çocuk seçmeli dersini beden eğitimi ile değiştiriyor.

Merak ettiğim acaba o müzik öğretmeni eleştirmeden önce soramaz mıydı Amerika’daki müzik derslerinin nasıl olduğunu? Herhangi bir enstrüman kullanmayı bilip bilmediğini? Bir eğitimci gözüyle bakıp farklı olanı anlamaya çalışsaydı yargılamadan önce…

Yazının başında da belirttiğim gibi Türkiye’nin eğitimdeki eksikliklerinden birisi basariyi takdir etmemek. Hem öğrencinin hem de öğretmenin yeniliklere açık olması gerek ilerleyebilmek için…  yazılacaklar bunlardan ibaret değil ama; her öğrencinin aynı seviyede olamayacağını kabul edip onları bireysel yeteneklerine göre değerlendirebilen bir eğitimci camianın oluşması ümidiyle bu konuya burada ara veriyorum.

 

Ayşe Tuba (Keskin) Demir

1972 Osmaniye doğumlu olup ilk, orta ve lise eğitimini Osmaniye'de tamamladı. Gazi üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu ve aynı üniversitede Eski Türk Edebiyatı alanında yüksek lisansını yaptı. Eğitimine Brooklyn College'da devam etti. Long Island Üniversitesi'nde Eğitim Teknolojisi alanında ikinci yüksek lisansını tamamladı. Halen NCC'de psikoloji dersleri almaktadır. Evli ve üç çocuk annesi olup New York'ta yaşamaktadır.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın