Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

EĞİTİM

Benim bir babam vardı…

Babam, 70’li yıllarda ablalarımı okutmak için eşi benzeri görünmeyen radikal bir adım atmış. Köydeki evimizi dağıtmadan, annemi köyde bırakarak (sadece hafta sonları gele bilirdi köye Ş.N) başka bir şehre taşınmış, çocuklarını da oradaki Üniversitede okutmuştu. Babam derdi: “Ben fakirim. Çocuklarıma, özellikle kızlarıma verebileceğim en güzel miras onları okutmaktır. Yarın kızlarım eşlerine muhtaç olmasınlar. Kendi ayakları üzerinde dursunlar.”  10 evladını okuttu, yetmedi yengelerimi de okuttu. Yetmedi, kapısını çalıp yardım isteyen insanları evinde barındırdı. “Yeter ki kızlar okusun” dedi.

Yıllar, hayat ve yaşantılar babamın ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkardı. İster inanın, ister inanmayın, ablalarımın hepsi şimdi yıllar önce aldıkları diplomalarla geçinmekteler. (Bu arada biz 4 erkek, 6 kız kardeşiz. Ş.N)

Tabii Rusların verdikleri sosyal eğitim sistemi bizim için büyük bir şanstı. Şansı imkâna çevirmek ise insanın zekâsına ve dünya görüşüne kalmış bir şeydi. Nitekim rahmetli babam bunu başardı.

Eğitim 6

Evet, eğitimli kadın zor kadındır. Onu aldatmak, ikna etmek, onu ezmek çok zordur. Gelişmemiş ülkeler kadından, hatta ve hatta kadının eğitimlisinden çok korkar. Çünkü kadın çağdaştır, sosyaldır, doğurandır, yetiştirendir. Bizim gibi Şark ülkelerinde ataerkil toplumlarda kadınların kaderi hep aynıdır. Kadın kaderine terk edilmiştir. Aslında görünen o ki, Sovyetlerin dağılması bu coğrafyada en çok kadınlara zarar vermiştir. Bu gün Azerbaycan’da kızlar babaları tarafından rahatlıkla okula gönderilmiyor. Fakir Azerbaycan ailesi okul masraflarını karşılayamıyor, dini baskıların artışı kız çocuklarını eve hapsetmiştir, ailesi, kız çocuğunu küçük yaştan kocaya hazırlamaktadır.

Orta Asya’da durum daha da vahimdir. Vahşi kapitalizmin ayak sesleri altında ezilen bu coğrafyanın da Azerbaycan’dan bir farkı kalmamıştır.

Ya Atatürk Türkiyesi…

Kızlar hala berdel unsurudur. Her gün bu ülkede kadın cinayetleri işlenir. Aileleri kız çocuklarını okula değil, kocaya göndermeği tercih ediyor. Resmi kararla evlilik yaşı lise çağına indirilmiştir artık. Bu ülkede “dini özgürlük” adı altında genç kızların kapanması, onların evlere kapanması ile sonuçlanıyor, toplumdan uzaklaştırılıyorlar. Kadın hep bir vasıtadır, hep bir unsur ve mekanizmadır. Mesela, hâkim düşünce “kadınsan gülemezsin”, “hamileysen sokakta gezemezsin”, “kadınsan sus”, “kadınsan çalışamazsın, kendi kocana çalışsan yeterlidir”, “3, hatta 5 çocuk doğurmalısın”, “kürtaj yaptıramazsın”, “kadınsan öğretmen olma, hoca ol, yeter ” vb. gibidir.

Ama bilinmesini isterim ki, Şark kadını meydanı boş bırakmamalıdır. Okumalı, kendini eğitmelidir. Bunu ne pahasına olursa olsun yapmalıdır. Önemli olan Üniversite okumak değildir. Önemli olan herhangi bir mesleği öğrenmek, onun diplomasına sahip olmaktır. Terzi ol, hemşire ol, sekreter ol, nakış yap, berber ol, mühendis ol, doktor ol, aşçı ol, manken ol, şarkıcı ol, türkücü ol, hiç fark etmez. Yeter ki oku. Meslek sahibi ol. Boş verin sizi evlere hapseden babalarınızı, ağabeylerinizi, komşularınızı, siyasi rejimleri. İnsan her şeyi yapabilir. Ben nasıl yırtık ayakkabı, bir mont, bir kazak, bir pantolonla, rüzgârların iliğime kadar işlediği taş odalarda yatarak, undan çorba pişirip karnımı doyurarak 4 sene Üniversite okuduysam, siz de okuyabilirsiniz. Varsın akıllı telefonunuz olmasın, varsın makyajınız olmasın, varsın takım takım ayakkabılarınız, elbiseleriniz, çantalarınız olmasın. Ama eğitim alın.

Bakın ATATÜRK sizin eğitim almanız için ne demiş: “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.”

Jon Ottosson

Şeyda Nasibli

1973 senesinde Karabağ'da doğdum. İlkokul 4. sınıftan beri yerli ve ulusal basında yazılarım yayınlanmaktadır. Azerbaycan'ın bir çok ulusal gazetesinde reklamcı, muhabir, yazı işleri koordinatörü, köşe yazarı görevlerinde çalıştım.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın