Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

Güney Azerbaycan 1918 Soykırımı: Urmu’nun Gara Bayramı

 mehsa mehdilli

Birinci dünya savaşı, Güney Azerbaycan için savunmasız bir halkın kendi toprağında nasıl işgal ve ölümle iç içe yaşadığının ve aynı zamanda yaşadıklarıyla yalnız bırakılışının acı gerçeği olmuştur… Halkın hafızasında bu dönemden kalan “CİLOLUK ZAMANI” sözü vahşet dolu günleri ve geceleri çağrıştırmaktadır. Bir çok Film, roman ve belgesele konu olabilecek  binlerce savunmasız insanın trajedisi… Sadece 12 saatte katledilen binlerce insan… Aylar boyunca katledilen on binlerce günahsız savunmasız Güney Azerbaycanlı Türk…

Birinci dünya savaşı sırasında bir çok devlet savaşa dahil oldular ama Rusya ve müttefikleri Güney Azerbaycan’da savaşmadılar Güney Azerbaycan’ın batısında Ermeni ve Asurileri destekleyip donatarak Azerbaycanlılara karşı yaptıkları savaş değil, SOYKIRIMDIR… Bu soykırımı planlayan ve yapanların resmi yazışmalar ve kayda geçmiş açıklamaları soykırım tanımına birebir uymaktadır. Etnik ve mezhepsel nedenlerle savunmasız bir halkın kendi toprağında, planlanarak toplu şekilde katledilmesinin özeti; vahşettir!

1925 yılına kadar İran’da egemen olan son Türk hanedanı Kaçar’ın son yıllarında yaşadığı zaafların sonucunda, Kaçar’ın korunmuş memleketi anlamına gelen Memaliki Mehruseyi Kaçar (bugünkü İran devleti toprakları) İngiltere ve Rusya tarafından işgal edilmiştir. Bu sınırlar içerisindeki Güney Azerbaycan’da 1909 yılından itibaren açık bir şekilde Rus ordusunun işgalinde kalmıştır.

19. yüzyılın son çeyreğinden başlayarak Amerika, Fransa, İngiltere ve Rusya önce mezhepsel ve eğitim kurumları adı altında bölgede kendilerine yer açmaya başlamışlardır. Ardından, askeri cephe ve savaş üssü oluşturarak bu bölgeyi Azerbaycan’ın iradesi dışında ve Azerbaycan Türklerini mahvetmek üzere kullanmışlardır.

Bütün bu hazırlıkların peşinden birinci dünya savaşının başlaması ve akabinde Kaçar hakimiyetinin tarafsızlığını ilan etmesi ile birlikte Rusya ve müttefikleri için tarihi fırsat doğmuştur ve savunmasız Batı Azerbaycan, oluşturmak istedikleri Ermenistan için müsait hale gelmiştir. İran –Türkiye sınırı boyunca uzanan bu bölge hem tarihi, hem de bugünkü resmi idari adıyla Batı Azerbaycan olarak bilinmektedir. Urmu -Sulduz -Salmas- Hoy -Goçaçay -Maku-Sayıngala -Tikantepe -Soğuk Bulak- şehirleri bölgenin önemli yerleşim yerlerindendir. Bu bölgenin merkezi olarak Urmu jeopolitik öneminden dolayı 150 yıldan beri bölgedeki terör örgütleri ve tabii ki, besleyicilerinin odak noktasında olmuştur.

 Örneğin; İran-Amerika ilişkileri, 1834 de Urmu odaklı  başlatılmıştır. Vatikan ilk temsilciliğini bu şehirde açmıştır… PKK’nın İran kolu PJAK’ın hayali haritasının merkezi de Urmu’dur.
Rusya Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeni ve Asuri azınlıkları Osmanlı Hükümeti’ne karşı kışkırtarak, bir kaç cephede savaşan Osmanlı ordusunun başına bir iç bela açmayı başarmıştır.
Anadolu’nun doğusunda Osmanlı’nın savaştığı Rusya’nın kolu rolünü üstlenen yüzlerce Ermeni ve Asuri, Rusya tarafından zaten işgal edilmiş ve merkezi otorite tarafından kaderine terk edilmiş Batı Azerbaycan’da ve yoğun olarak Salmas ve Urmu şehirlerinde yerleştirilmiştir. Halk tarafından çağrılmamış bu işgalcilere, “Cilo” adı verilmiştir ve Cilo’ların 3 sene boyunca halka yaşattığı facialar dönemi halk arasında CİLOLUK diye bilinir.

1915 yılının sonbaharından itibaren Osmanlıya karşı Ciloları organize eden dini ve aynı zamanda siyasi liderleri Marşimon, resmi bir törenle  Salmasta ağırlanarak  resmen  Batı Azerbaycan’da Ermeni ve Asuriler için üs kurulma planı başlatılır. Osmanlı topraklarından kırk bin Asuri,  5 bin Ermeni(ağırlıkla Van, Nahçivan ve İrevan’dan) Urmu ve Samasta yerleştirilir.

1917’de Bolşevik Rus Devrimi ile birlikte Rus ordusu resmen geri çekilse de, Urmu’daki Rus Konsolosluğu’nda, 800 üst rütbeli Rus askeri ile birlikte bölgedeki planlarına devam ederler. Emelleri, Batı Azerbaycan topraklarında bir Ermenistan Hükümeti kurmaktır. Rusya’nın müttefiklerinin de araya girmesi ile olaylar daha feci boyutlara ulaşır. Nihai hedef, bölgede Osmanlı’ya karşı birleşmektir. Ortak çıkarlarının güvencesi Ermenistan’dır. Rus Konsolosu Nikitin, İngiliz devleti tarafından Asuri ve Ermeni Ordusu’nu oluşturmak üzere Urmu’ya gelen Kaptan GRASİ hakkında şöyle yazmaktadır: “İngiliz Kaptan Grasi,  Asur halkıyla görüşmek için Urmu’ya gelerek, büyük bir miting düzenledi. Asuri liderler onun operasyon planını onayladılar. 250 Rus Albayı Urmu’ya  Asuri Ordusu’nu oluşturmak için  gönderilecektir. Ben, Gojol bey ve Amerikalı Dr. Sheed, Kaptan Grasi’nin planını sadakatle onayladık”. Resmi belgelere göre 72 Fransız üst rütbeli asker, kaptan Grasi, Rus Konsolosu Nikitin, Amerika’nın Konsolosu Dr. Sheed ve Ambulans görüntüsü altında Ermenilere silah temin eden Fransız Seyyar Hastanesinin Başkanı,  Asuri ve Ermeni birlikteliklerine para ve silah temin etmek ve Ermeni Ordusu’nu oluşturmak için seferber olmuşlardır.

Cilolar’ın tepeden tırnağa silah ve para olarak donatılmasının yanı sıra bir de yerel halkın silahları zorla teslim alınmış, evler yağmalanmış, ticaret merkezleri özellikle Urmu ve Salmas’ın çarşıları ateşe verilerek yakılmıştır. Özellikle 1918 Şubat ayından itibaren Ciloların güvenliklerinin sağlanmasıyla birlikte, 6 ay boyunca sokaklarda, evlerde, köylerde 10 binlerce Güney Azerbaycan Türkü hunharca katledilmiştir. Dile kolay; bin değil, iki bin değil, 10 binlerce… Resmi belgelere göre, 1918 senesi 22-25 Şubat arası 3 gece ve gündüz Urmu’da ahalinin evleri yağmalanmış insanlar katledilmiş, üstelik bu sadece katletmek de değil, çok çirkin şekilde yapılan bir “vahşet” niteliğinde olmuştur. Olayların gidişatında Cilolar’ın lideri Marşimon ile toprak ve hükümet vaadi ile kandırılmış Kürt Şikak Aşireti’nin lideri Simitko ikilisi, arasında işbirliği anlaşması yapmak için Simitko’nun evinde buluşuyorlar. Simitko, İngiliz ve Ruslarla yaptığı işbirliğinde rakip olarak gördüğü misafirini, 16 mat 1918’de kendi evinde katlediyor. Simitko’nun olay sonrası kaçıyor. Cilolar için çok önemli bir yeri olan, binlerce yerli Türk’ün katili Marşimon’un ölümü üzerine Cilolar, hazır bahane bularak Salmas ve yakınında bir kasaba olan Köhneşeherin silahları alınmış savunmasız ahaliyi katlediyorlar.

Yaz­ bayramını karşılamaya hazırlanan halkın geleneksel olarak kutladığı ve ağırladığı güneş yılının son Salı günü Son Çerşenbe denilen bayram Urmu kan gölüne dönüyor. 19mart 1918 Salı gününden başlayarak 12 saat boyunca binlerce Urmulu en fecii şekilde kendi toprağında katlediliyor. Olayları durdurmak için Amerika konsolu ile görüşmeye giden ahali temsilcileri kapıda saatlerce bekledikten sonra Mr Sheedin çalışanı beyinin uyuduğunu ve onu uyandırmaya cesaret edemediğini söylüyor.

Sevadkuhtan Juhsanburga kadar adlı kitabının yazarları tarihçi Hosrev Mötezed ve Necef Qulu Pesyan olayları anlatırken kaydettikleri bu cümlelerine dikkat edilmelidir.

Mr Sheed kan dökmenin durdurulması gerektiğini söyleyen Papanın temsilcisi Mösyö Suntaka şu cümlelerle cevap verdi:

Urmu ve Salmas halkının mahvolmasıyla Asuriler artık burayı vatan yapıp zorluklardan kurtulacaklar.

İran’ın Urmu’daki temsilcisi olan Mötemidulvizare Dünyayı yakan savaşta Urmu adlı kitabında yazdığı raporlarda şöyle anlatmıştır olayları:

Allah biliyor ki halkın evlerinde bu kadar cenazeyi görmekten ne hale tüştüm evlerin kapılarını kırıp ta odalara kadar girip evdekileri öldürmüşler anne babaları gözleri önünde öldürülen çocuklar yorganlar altında saklanmışlardı(sayfa 24)

Yılın son çerşembesinde yaşanan olayları başka bir yerde aynen şöyle anlatıyor:

Suphanallah herkes kendi canını kurtarmaya çalışıyordu. Baba oğlundan, anne ise çocuğundan habersizdi. Kadınlar damlardan kaçarak çocuklarıyla birlikte kendilerini damdan yere atıyorlardı. Bir yerleri kırılanda, bazıları kaçabiliyordu bazılarının ise cansız bedeni yerde kalıyordu.(sayfa 43-44)

Başka tarihçilerin ve olay tanıklarının tanımıyla o kadar insan öldürülüyor ki; camilerden ve sokaklardan kan akıyordu… Hatta Ciloların camilere saygı duyarak oraya girmeyeceklerini düşünerek camilere sığınanlar topluca camilerde katlediliyorlardı… Cenazelere toplu namaz kılınarak, üst üste defin ediliyordu… Kadınlar çocuklarıyla birlikte tandırlar ve kuyularda saklanarak ölüm ve tecavüzden kurtulmaya çalışıyordular… Kadınlar namuslarını korumak için topluca intihar ediyorlardı… Cilolar zorla evlere girip ev ahalisini en feci şekilde katledip kadınların ismetine el uzattılar…

O günlerin acısını büyüklerinden duyan veya bizzat yaşayan yaşlıların acısı hala tazedir… Fransız Kızılay’ının Rusya İngiliz ve Amerika temsilcilerinin yardım ve eğitim ya da siyasi temsilcilik adı altında bu cinayetlerin organizatörlüğünü üstlendikleri açık bir şekilde belgelenmiştir… Tarihi kaynaklara göre Ciloluk döneminde 150000 Türk Salmas Urmu Hoy ve batı Azerbaycan’ın diğer şehirlerinde vahşice katledildi ve 1918 Haziranın sonunda Azerbaycanlı savaşçılarının da içerisinde olduğu Osmanlı ordusunu gelmesi ile halkımızın Türk gardaşlarım dediği Osmanlı ordusundan aldığı güçle direniş ruhu canlanmıştır Osmanlı ordusunun büyük fedakârlığıyla topraklarımızı işgalci canilerden temizlemiştir. Bölge halkının Türkiye aşkı kurtarıcı ve yiğit “gardaşlarına” olan vefadan güç almaktadır. Ordusuz ve savunmasız iken onu kurtarmaya gelen şanlı birliktir bu sevginin kaynağı.

1925 de Pehlevi hükümetinin İngiliz desteği ile İran’da iktidara getirilmesi ile birlikte yeni hâkimiyet anti Türk anti Azerbaycan siyaseti yönünde bu olayı unutturmaya çalışarak elinden geldiğince izlerini yok ederek kayda geçmesini engellemek istemiştir. Toplu mezarlıkların üstünde binalar dikilerek mezarlıkların açılması önlenmiştir. Barış komisyonları kapsamında olayda elleri olanlar korumuştur, bu bölgesel kavga gibi silinmeye çalışılmıştır. 2012 senesinde Urmu’nun 15 Hurdad Okulu yenilenmek üzere yıkıldıktan sonar bu okulun Kara Sandık adlı bir mezarlığın üstünde dikildiği açığa çıkmıştır toplu gömülmüş yanmış kemikler ve çıkan izler bu sefer yeni hükümet tarafından kapatılmış, arkeologlar ve tarihçiler tarafından yakından incelemesine izin verilmemiştir.

Hala her sene İran hükümetinin koruması altında ve resmi ruhsatıyla İran Ermenileri, Türkiye elçiliği önünde; cinayet ecdatlarının hakkını arama iddiasıyla Türk ‘e karşı nerdeyse küfür ve nefret içeren pankart ve sloganlarla yüzsüzce soykırım propagandası yaparlar. Ama kendi toprağında soykırıma maruz kalmış Güney Azerbaycan Türkleri, İran’da Ermenilerden veya İran’ın düşmanım dediği batıdan hesap sorarlarsa siyasi suç işlemiş olurlar…  Ama şu bir gerçektir ki; eğer bugün halkın sadece kitaplardan öğrendiği değil, belki milli tarihi hafızasında koruduğu Ciloluk diye bir tanım varsa ve milli tarih bilinci, milli acıları unutmamak ve unutturmamak üzere oluşmuşsa ve ben ya daha doğrusu onlarca benim gibi Güney Azerbaycan Türkü, o soykırımı yaşayanların torunları olarak bu satırları yazabiliyorsak ve o analar ve atalarımızın yaşadığı acı bizim için hala taze ise. Bu satırları yazarken o acıyı parmaklarımın ucunda hissediyorsam demek ki unutulmamıştır ve hatta yaşamımızda varlığını kazanmıştır ve bizim adaletimiz bunların hesabını soracaktır. Onların adaleti ise ne kadar gerçeklerden kaçmak istese de bizim milli medeni adaletimizin karşısına çıkmaya mecbur kalacaklar.

Yaz bayramı hakkında açıkalma;

Yaz bayramını kutluyoruz. Farsça okuma yazması olmayan ayrıca Farsça televizyonu da izlememiş başta rahmetli babaanne ve anneannem dahil hiç bir amca ve teyzeden bu bayrama Nevruz dediklerini duymadım. Biz yeni nesil de kendi aramızda Nevruz kelimesini hiç kullanmadık. Bayram görüşlerinde hiç “Nevruzun mübarek olsun “cümlesini duymadım. Güney Azerbaycan’da bu baharın gelişini kutladığımız törene ”BAYRAM” ya da “il (yıl) Bayramı denilir. Hatta ve hatta 21 Şubattan itibaren 21 marta kadar bu aya Bayram ayı denilir

Bayram ayının salı akşamları od; yel (rüzgar);toprak ve su çarşambası adıyla kutlanır. Kışın son salısına yılın son çarşambası manasında “ilaxır Çarşamba” denilir ve akşam törenlerle kutlanır.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın