Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

HANGİ KIZLA EVLENMELİ?

CUMHURIYET IN 85 YILINA BAKIS.MODERN TURK KADINI ICIN SOSYALLESMEK MODAYI TAKIP ETMEK ONEM KAZANDI

Türkiye’de kadın-erkek eşitliği meselesi, Meşrutiyet dönemiyle başlamış, Cumhuriyetle birlikte kazanımlar pekiştirilmiştir. Medeni Kanun, hukuk-ı Aile Kararnamesi ile başlayan özel alanı düzenleme çabaları köklü bir çözüm getirir. Bundan böyle medeni nikâh zorunludur. Bu konuda mevzuat düzenlenmiştir. Görücülük, medenileşen kent yaşamında önemini yitirir. Müstakbel karı-kocanın evlilik öncesi birbirlerini tanımaları çağın gereği olarak görülür. Gündemde olan görücülüktür. Ailelerin nezaretinde gelin ve güvey adayları karşı karşıya gelirler.

 Aile yaşamı Cumhuriyet’le birlikte farklı bir yapılanma sürecine girer. Bundan böyle “kaçgöç” yoktur. Kadın çok daha özgürdür. Kadın-erkek eşitliği sürekli telkin edilir.  Bu ortam değer normlarını ne derecede etkiler? Cumhuriyetin değer normları köklü bir biçimde değişime uğramış mıdır? Bunu erkeklerin özlemleriyle test etmek olası mıdır?

Cumhuriyetin ilk dönemlerinin magazin basınının önde gelen temalarından biri kadın-erkek ilişkileridir. Kadın ve erkeklerin beklentileri günün değer normları üzerine anketlerin sağlıklılığı oranında, bizleri bilgilendirir. Kadınların ve erkeklerin tercihleri okuyuculara ‘ideal tipler’ sunularak sınanır. Gelinlik kız Leyla Hanım için ‘mebus, tüccar, doktor, zabit, müderris, muharrir, musikişinas, avukat ve nihayet akraba arasından bir genç’ olmak üzere on talip çıkartılır. Ve okuyuculara ‘Bunlardan hangisini layık görüyorsunuz?’ diye sorulur.

Aynı tür sorular erkeklere sorulur. Erkeklerin aradıkları eş türü eskiye oranla ne denli farklıdır? Cumhuriyet erkeği eşitlik dendiğinde bundan ne anlar? Aile saadetine kavuşmak, bir yuva kurmak için nasıl bir kadının özlemini duyar? Güzellik, zenginlik, ahlak, irfan, marifet, iffet gibi vasıflar arasında öncelik sırası nedir?

     Erkeklerin düşledikleri kadın tipini bulmak yine dönemin ünlü magazini ‘ Haftalık Mecmua’ ya düşer.

 ‘ Hangi kızla evlenmeli? Haftalık Mecmuanın 1927 de açtığı anketin adıdır.

Dergi o günün toplumunda evlenmeye aday genç kız tiplerini kendi değer normlarına göre idealleştirir. Bir diğer değişle ‘ideal tipleri’ sunar. Kuşkusuz ideal tiplerin oluşturulması kolay değildir, olmamıştır. Artılar ve eksileri dengelemek güç bir uğraştır. Kimi kez derginin de eğilimleri bu tiplemede yer alır. Ama yine de okuyucularına o günün beklentilerine göre seslenme olanağı bulur. Anket yöntemleri ise son derece basittir. Haftalık Mecmuayı alan, kupon kesen ve anketin cevabını dergiye gönderen herkes anketin denekleridir. Geçerliliği sorgulanmakla birlikte İstanbul gibi büyük kent normları hakkında aydınlatıcıdır.

   ‘İdeal Kadın Tiplerinin sayısı sekizdir… Her birine uygun bir ad bulunmuştur;

İlk ideal tip Ulviye Perihan Hanım, hukuk fakültesinde öğrencidir; Güzel, uzun boylu, gösterişli, serbest, hatta biraz erkeksi tavırlıdır. Emekli Binbaşı Cevat Bey’in kızıdır. Gedik Paşa’da otururlar. Anne ve babası hayattadır. Bir küçük kız kardeşi, kendinden büyük bir erkek kardeşi vardır. Çamlıca Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra Hukuk Fakültesi’ne kaydolmuş, 2 yıldır okumaktadır. Dünyevi bir kızdır. Güncel olayları yakından izler; ülke sorunlarını arkadaşlarıyla saatlerce tartışır. Militan yönü vardır. Öğrenci gösterilerinde, toplantılarda, grevlerde ön sırada yer alır. Güçlü bir hatiptir. Arkadaşları üzerinde büyük etkisi vardır. Hafta sonlarında ( o zaman Cuma günleri)  Ada çamlarında, Bebek sırtlarında dolaşır. Şen şakrak bir kızdır. Ada dönüşü vapurun alt kamarasında kahkahaları tüm gürültüleri bastırır. Ulviye Perihan Hanım bir bakıma Cumhuriyetin özgür genç kız tiplemesidir.

 İkinci ideal tip Feriha Şevket Hanım, ‘flört’ heveslisi serbest bir kız;  ‘salon hayatı’ diye adlandırılan yaşamın “sosyetik kızı”nı simgeler. Çok güzel bir kızdır. Gayet şık giyinir; piyano, keman çalar. Fransızca, Almanca bilir. Komisyoncu Şevket Bey’in kızıdır. Hali vakti yerinde bir ailedir. Şişli’de güzel bir apartmanda otururlar. Modern bir ailedir. Evlerinde misafir hiç eksik olmaz. Dans en büyük merakıdır. Anne ve babası onu çok serbest bırakmışlardır. Yakın akrabadan, komşulardan birçok erkek onlara gelir gider. Birçoğu Feriha Şevket’e kur yapar. Flört etmek o çevrede ‘asri terbiye’ gereğidir. Feriha birçok erkeği birden idare eder. Böylece kız arkadaşları arasında temayüz etmiştir. Ailenin dostları zaman zaman Feriha’nın annesini bir köşeye çekip uyarırlar ancak Feriha’nın annesi de Salon Hayat’ından yanadır. Kızına toz kondurmaz. Bu tür davranışları görgüsüzlük, eski kafalılık addeder. Feriha’nın yaşamı tamamen alafrangadır. Pera – Şişli arası onun yaşam alanını oluşturur. Feriha bu serbest yaşamın içinde doğrudan doğruya kendisinin seçeceği bir gence varmayı arzular.

Eski mabeyincilerden Şefik Paşa’nın torunu Mediha Hanım,  üçüncü ideal tipi canlandırır. Geleneksel Osmanlı tiplemesidir. Kamusal mekândan uzak, içine kapanık bir yaşamın insanıdır. Çok güzel bir kızdır. Yaşam biçimi onu asri dedikoduculardan uzak tutmuştur. Babası Nurettin Paşa, Meşrutiyet’in ilk yıllarında tasfiyeye uğramış, rütbesi yüzbaşılığa inince emekliliğini istemiştir. Mediha’nın çocukluğu varlık içinde geçmiştir. Şefik Paşa’nın serveti döneminde dillere destandır. Fakat Paşa’nın ikbalden düştüğü günden beri ve özellikle savaş ve mütareke yıllarında tükenmeye yüz tutmuştur. Geçinebilmek için her gün bir şeyler satmak zorunda kalınmıştır. Artık Yeniköy’deki yalılarına çekilmişler, herkesten uzak yaşamaktadırlar. Aylarca İstanbul’a inmedikleri olur. Çağdaş eğlence türlerini yadırgarlar. Sinema, tiyatro, konser, balo gibi herkesin sık görüldüğü mekânlarda onlar hiç gözükmez. Mediha harap yıllarda saatlerce piyanosunun başından ayrılmaz, bütün gün bahçede civcivlerle vakit geçirir. Çok sıkı bir aile terbiyesi almıştır. Dindar ruhlu, iyiliksever bir kızdır. Eline erkek eli değmemiştir. Kalbinde şimdiye kadar hiçbir çarpıntı duymamıştır, yaşamında hiçbir macera yoktur. Evlenmek deyince hep o aldığı terbiyenin sonucu olarak gözünün önüne gelen şey sadece bir aile kurmak için doğanın gereğine boyun eğmekten ibarettir. Çok merhametli bir kalbi vardır. Sokağa atılmış bir kediye rast gelse alıp yalıya götürür. O debdebeli yaşam geride kalmış olsa bile vakur bir kimliği simgeler.

Dördüncü ideal tip, Nevire Nermin Hanım, fakir bir ailenin süse düşkün, sinema artistliğine özenen kızıdır. Çok güzeldir. Meşrutiyet’in çözdüğü geleneksel aile yapısının ürünüdür. Aslında mütevazı bir aileden gelir. Babası emekli hacı Hüsnü Bey’dir. Kadıköy’de bir evde kira ile otururlar. Ama dış görünümü sanki zengin bir ailenin intibaını verir. Çok güzel giyinir. Zarafeti göz kamaştırır. Dış dünya ile bu denli bütünleşmiş Nevire Nermin Hanım’ın ailesi ile yıldızı bir türlü barışmaz. Aile ortamında huzursuzdur. Evde hiçbir şeyi beğenmez; hiçbir şeye kanaat getirmez. Giyim kuşam merakı nedeniyle annesi ile sürekli tartışır. Annesi nesi varsa yoksa rehine koymuştur, kızının giyim kuşamına harcamıştır. Fakirlik ailenin canına tak etmiştir. Onun zengin bir kocaya varması tek umutlarıdır. Ama Nevire’nin hayal dünyası bambaşkadır. O şan şöhret peşindedir. Beyaz perde tek idealidir. Artistler gibi giyinmek ve yaşamak ister. Aynanın karşısından saatlerce ayrılmaz, Amerika’ya gitmek, orada ‘şark yıldızı’ diye parlamak, düşlerini süsler. Düşkün bir yaşamı sürmektense hızlı yaşamayı ve genç ölmeyi tercih eder. Hatta günün modası ‘intihar etmeyi’ yeğleyecek bir tiptir.

Eğitim kadın erkek eşitliğinin güvencesidir. Meşrutiyet yıllarında bu alanda önemli adımlar atılmış, bu arada Inas Darülfünun adı altında kızlar için bir üniversite de açılmıştır. Meşrutiyet’in son yıllarında kızlar erkeklerle birlikte Darülfünun’da aynı sıraları paylaşmaya başlamışlardı. İşte beşinci ideal tip, bu sıralardan yetişmiş ‘ilim meraklısı bir kız’ bir ‘İlim Kadın’ıdır. Bedia Nuri Hanım, bugünkü İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nin nüvesi olan Darülfünun Tabiyat Fakültesi’nde öğrencidir. Sessiz, kendi halinde, faziletli bir genç kızdır. Bilim onun için yaşamın ta kendisidir. Gözü bilimden başka bir şey görmez. Sabahları Darülfünuna giderken gözü tek bir mağaza camekânına ilişmeksizin doğruca fakülteye gider. Ders saatleri dışında boş zamanlarını laboratuvarda ya da kütüphanede geçirir. Bedia’nın arkadaşlarıyla gezip tozduğu, onların ‘geyik sohbeti’ ne katıldığı görülmemiştir. Sade giyinir, hatta erkeklerden farklı bir cinsiyette olduğunu unutmuşçasına… Evde de yaşamı farksızdır. Kimi zaman bilime o denli dalar ki yemeği bile unutur. Onun bir bilim kadını olacağına herkes kesin gözüyle bakar. Okulda hocaları onu bir öğrenci gibi değil, adeta bir meslektaş gibi görürler. Ailesinin hali vakti yerindedir. Annesi onun da mürüvvetini görmek ister. Ancak Bedia pek oralı değildir. Bu konu açıldığı vakit, ilgisiz kalır, bir an önce odasına çekilir.

Altıncı ideal tipNimet Hanım, boylu poslu, sağlıklı, yaşam dolu bir kızdır. ‘Anadolu Kadın’ını simgeler. ‘Zengin bir çiftlik sahibinin kızıdır. 16 yaşına kadar Konya’nın dışına çıkmamıştır. Orada kız rüştiyesini bitirmiştir. Annesi faziletli bir Anadolu kadınıdır; kızına hep iyilik doğruluk telkin etmiş, onun iyi bir ev kadını olması için elinden geldiğince çalışmıştır. Babası iş icabı sık sık İstanbul’a gider gelir. Nihayet Yeşilköy’de bir çiftlik alır ve Konya’dan buraya taşınırlar. Yeşilköy Nimet Hanım’ın yaşamını pek değiştirmemiştir. Tüm gününü annesiyle birlikte geçirir. Ara sıra İstanbul’a alış veriş için inerlerse de kent yaşamına pek karışmazlar. Mutaassıp bir aile değildir. Anne mücadeleci bir kadındır. Kızı da ona benzer.

Yedinci ideal tip ‘geleneksel İstanbul kızını simgeleyen Melehat Hanım’dır. Çok güzel, zeki bir kızdır. Ancak mutaassıp bir çevreden gelir. Bab-ı Meşihat müsteşarlığından emekli Hüseyin Hilmi Efendi’nin kızıdır. Süleymaniye civarında otururlar. Baba tutumlu bir adamdır. Zamanında tedbirli davranmış, üç beş kuruş kenara koymuştur. Artık müreffeh bir hayat geçirmektedir. Kendisi için hasis diyenler vardır. Son yıllarda büsbütün münzevi bir yaşam sürmektedir. Aylarca evden çıkmadığı olur. Ailesi de aynı yaşantıyı benimsemiştir. Evleri İstanbul’un bir köşesinde unutulmuş, sanki elli altmış yıl önceki yaşamı koruyan, her şeyden uzak bir mekândır. Annesi de Hüseyin Hilmi Efendi gibi abdestsiz yere basmayan bir hanımdır. Zaman zaman komşulardan birkaçına gidilip gelinir; bayramlarda alelusul akrabalar ziyaret edilir. Bunun dışında Melahat ve kardeşleri ömürlerini evde geçirirler. Melahat Hanım tüm yaşamı boyunca ancak iki kez sinemaya gitmiştir. O gidişler de, bayram ziyaretlerinde akrabalardan bazılarının refakatinde kaçamak günahlardır. Tüm bu münzevi yaşama karşın, Melahat’ın kimi komşu evlerinde rastladığı genç, hayat dolu kızlara da gıpta etmediği de söylenemez; o tür bir yaşama için için bir hevesi vardır.

Sekizinci ideal tip, Muazzez Cevad Hanım, Meşrutiyet’in yarattığı ‘çalışan kadın’ tipidir. Hayatını kendi kendine kazanan bir genç kızdır. Babası ölmüş, onu annesi büyütmüştür. Muazzez Fransızca, Almanca bilir. Okuldayken daktilo öğrenmiştir. Bir bankada o gün için epey bir para sayılan doksan lira aylıkla çalışmaktadır. Çevresinde sevilen bir kimsedir. Üç yıl art arda terfi etmiş çalışkan bir kızdır. Muazzez Cevad bugünkü deyişle ‘işkoliktir. Ama ona kadınlığını unutturmayan tek şey süs merakıdır. Bankada Rum, Musevi, Ermeni diğer meslektaşlarının yanında küçük düşmemek için çok şık giyinir. Ancak iyi kazanmasına karşın paraya pek tamah etmez. Her ay aldığı aylığın yol parası ve üst baş için gerekli miktarı dışında kalanını annesine götürür verir. Evin bütün işlerini gören annesidir. İlginçtir, adaylar arasında tek yaşı kaydedilen Muazzez Cevad Hanım’dır. O 25 yaşındadır. O günün kıstaslarında ‘evde kalmış’ sayılabilir. Anketi düzenleyenler, bir olasılık 25 yaş kaydını caydırıcı bir etmen olarak koymuşlardır.

Dergi birkaç sayıda bu ideal tipleri çizdikten sonra kuponların dönüşünü bekler ve nihayet sonucu ilan eder. Aşağıda  sonucu okumadan önce yukarıdaki satırlara bir kez daha göz gezdirin ve sonucu tahmin edin.

 O günün ikramiyeleri Cumhuriyet lirasıdır. En çok oy toplayan ‘İdeal Tip’e oy verenler arasında yapılacak çekilişte birinciye 25 lira, ikinciye 15 lira, üçüncüye 10 lira para ödülü verilecektir. Dördüncü bir yıllık abone, beşinci 6 aylık abonelik kazanacaktır. Altıncıdan onuncuya kadar bir kravat, on birinciden on beşinciye kadar ise bir roman hediye edilecektir.

Ankete on bine yakın kişi yanıt vermiştir. Oylama sonucu, sıkı durun, büyük bir çoğunluk Mediha Hanım’ı tercih etmiştir. Şövalye ruhlu Cumhuriyet erkeği pek kadın-erkek eşitliğinden yana değildir. Kurtaracağı ve kendisine ram edeceği kadını arar. Geleneksel Osmanlı değerleri Cumhuriyet söyleminde sürekli yıpratılır. Ama Osmanlı erkeğinin bilinçaltında yine o kafes ardındaki gizemli kız vardır. Mediha Hanım Osmanlı’da asalet olmasa da yine de Şefik Paşa’nın kızı, Nurettin Paşa’nın torunudur. Paşa damadı olmak her Cumhuriyet erkeğinin gönlünde yatar. Cumhuriyet erkeği Yeniköy’de kırık dökük yalıyı Şişli’de bir apartman dairesine tercih eder. 90 Cumhuriyet lirası kazanan genç güzel bir kızla boy ölçüşmektense fakr u zaruret içinde kalmış bir ailenin kızını kurtarmayı yeğler. Ne de olsa bilinçaltı mazide kalmaktan yanadır. Kendisi sinema, tiyatro, ‘kafeşantan’ larda cirit atsa da eşini eve kapamaktan yanadır. Mediha Hanım piyano çalmaktadır. Piyano Osmanlı’nın son döneminde bir statü sembolüdür. Cumhuriyet erkeği tüm yoksulluğuna karşın statüden yanadır. Meteliğe kurşun sıksa da statüsünden ödün vermez. Berhane yalıdan piyano seslerinin Yeniköy yamaçlarında yankılanması erkeğin rüyalarını süsler. Ve nihayet Galata-Pera umumhanelerinden çıkmayan zampara erkek ‘kalbinde hiçbir çırpıntı duymamış’ genç kızın peşindedir.

Şaka bir yana, anket yayın dünyasında büyük yankı uyandırmıştır. Evlendirecek kız, erkek evlat sahibi anneler babalar ve evlenecek yaşta gençlerin yanı sıra ‘evlenip de nöbetini savmış olanlar’ da ankete katılmış, binlerce kupon doldurmuşlardır. Gelen cevaplar arasında çok şayanı dikkat olanlar vardır. Yeşilköy’den Nejat Bey ‘ Mediha Hanım gibi kızlarımız olsaydı, hiçbirimiz bekâr durmazdık!’ der. Kimileri ‘Mediha Hanım gibi bir hanım varsa adresini gönderiniz derhal evlenmeye hazırım!’ der. ‘Erkek olsaydım, Mediha Hanım’la evlenirdim’ diyen karşı cinsten kuponcular da vardır. Çekmece’ den Şahin Mahmut Bey, ’Nimet Hanım’ı tercih etmek istedim fakat hali muhafaza edemeyerek atiyyen bir tehlikeye düşmesi badelihtimal olmadığından…’ diyerek Mediha Hanım’a oy vermiştir. Evlilerin pek çoğu da ‘evlenmemiş olsaydım, Mediha Hanım’ı alırdım!’ diye görüşlerini belirtirler. Okurlardan Doktor Orhan Rıza, Yenice mevkii ambar memuru Hulusi Beyler gibi bazı zevat da Mediha Hanım için sayfalar dolusu mektuplarla ‘beyan-ı takdirat’ eylerler.

Dergide tasvir edilen tiplerle evlenmeye hazır birçok okur vardır. Ticaret mektebinden T.N. Bey gibi ‘kimse duymasın ama tasvir ettiğiniz kızların hepsi hoşa gidecek şeyler. Kabil olsa birkaç tanesini birden isterdim.’ diyenler de vardır.

Derginin vardığı sonuca göre okurların pek çoğu salon dedikodularından uzak, sakin aile kızlarını tercih etmektedir. Mediha Hanım’dan sonra ikinciliği Nimet Hanım, üçüncülüğü Bedia Nuri Hanım, dördüncülüğü Muazzez Cevad Hanım almıştır.

Hangi kızla evlenmeli 3

Kaynakça; ‘Hangi Kızla Evlenmeli?’ Haftalık Mecmua 2.sene, numero 87 ( 15 Mart 1927) s.2; numero 87(21 Mart 1927), s.2; nümero 89 ( 28 Mart 1927),s,2; numero 90 ( 4 Nisan 1927),s,2; ‘Mediha Hanım Gibi Kızla Evlenmeli!’, Haftalık Mecmua  ,2. sene.9 Mayıs 1927,s,2, ; Toplumsal Tarih, Mart 1996

Gönül Erdal Dağıstanlı

Psikiyatri Uzmanı Dr. Gönül ERDAL 1966 yılında Ankara’da doğdu. Akdeniz Üniversitesi Tıp fakültesinden derece ile mezun oldu. Mecburi hizmet sırasında örnek doktor seçildi ve sağlık ocağı ödülü aldı. Psikiyatri ihtisasını Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesinde yaptı. Bilişsel Kognitif Terapisi, Duygulanım, Düşünce Davranış Terapisi ve Sağlık Kurumları İşletmesi eğitimlerini de başarı ile tamamladı. Çeşitli Ulusal televizyon kanallarında ve Sivil toplum kuruluşlarının organizasyonlarında defalarca bilinçlendirme eğitim konferanslar vermiştir. Ülke çapında ses getiren sosyal sorumluluk projelerinde kilit roller üstlenmiştir.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın