(Fotoğraf- Francesco Gallarotti)
Yağmurlu bir akşam New York’ta.
Ve yine yollar…
Buralarda hayat yollarda geçiyor.
Kim bilir belki her yerde böyledir artık.
Trafik değil sadece, yoran mesafeler.
Yarım saat huzur için saatlerini vermek.
Her seferinde havaalanının önünden geçerken, akla gelenler.
Hani çeker giderim demek bile zor.
Sadece bakıp geçiyoruz.
Bunca insan.
Bunca hayat.
Varlıktan yokluğa, azlıktan çokluğa.
Siyahtan beyaza.
Ne ararsan var.
Yalnızca bir tanıdık yok.
Hatırlar mısın diyecek bir Allah kulu yok.
Ne yağmurda yürümüşlüğümüz var, ne bir çay bahçesinde oturmuşluğumuz.
Hayaller ülkesinde hayalsiz yaşıyor gibiyiz.
İnsan neyi özler en çok?
Kimin yeri doldurulmaz?
Nereden vazgeçilmez?
Evin eşiğinden geçmemişlerin akıl vermeleri yok mu?
Burada yağmurlar hüzünlü değil. Sadece karamsar.
Oraların eline çay alıp da yoldan geçenlerle hayallere daldığın,
iki damla göz yaşını Sessizce sildiğin havası yok.
Onun içindir belki ağlamayışımız.
Bir başlarsak duramayacağımız aşikâr.
(Fotoğraf- Lola Guti)