Sevgili Okur, bu sayıda sizlerle biraz daha derine yolculuk yapmak istedim ve bir önceki yazıda anlatmadığım renk dalga boyutlarına değinme ihtiyacı duydum.
( Fotoğraf Michele Ivani)
Renkler, İlahi titreşimin gözle görülür halidir. Kutsallığın, saflığın, masumiyetin rengi BEYAZ pasif potansiyele sahiptir ve aktif bir potansiyele dönüşebilmesi için itici bir güce ihtiyaç duyar. Yağmurdan sonra gökyüzündeki renk yelpazesi gibi. Işık havada kalan yoğun su damlalarından geçerek bölünür ve güzelliğini sergiler. Beyaz aynı zamanda başlangıçları temsil eder. Beyaz sayfadan başladığımızda potansiyelimizi doğru kullanmaya gayret ederiz, aynı zamanda beyaz vericiliğin de rengidir çünkü içindekini vermeye hazırdır. Bunun için beyaz, boş sayfayı temsil eder. O sayfayı kişinin doldurması beklenir!
GRİ ve GÜMÜŞ- Bilgeliğin rengidir. Bizler, genelde, yaşlanıp saçları beyazlayan nine ve dedeleri, yaşanmış birçok şeyleri olduğu için bilgelikle bağdaştırırız. Yaşam kendi diliyle onlara birçok şey öğretmiştir ve onlar bize hayatı yansıtırlar. Daha önemlisi, gümüş, düz bir cam üstüne sürüldüğünde aynaya dönüşür. Aynaya bakıp neye benzediğimizi görmek önemli değildir, bilmemiz gerek şey şu ki Dünya kocaman bir aynadır ve aynanın içinde olan her şey, bize bizi gösterir. O aynaya bakmayı öğrenmeliyiz. Bu insanlığın en büyük derslerinden birisidir.
GECE MAVİSİ veya PARLEMENT renginin dalga boyutu içimizin derinliklerinde olan anlayış duygusunu tetikleyerek, kişiyi disipline eder. Çoğumuz disiplinli değiliz. ‘Latincesi ‘dicipline’ olan, disiplinin anlamı ‘öğrenci’, ‘mürid’dir. Mürid, öğrenen zihin anlamına gelir. Burada kastedilen bir kişiden, bir gruptan ya da kitaptan değil kendi içinden, kendi yüreğinden, kendi davranışlarından öğrenmektir. Bu öğrenme metodu, belli bir disiplin ve sabır gerektirir. Günlük yaşamın içinde öğrenmek, birbirimizden öğrenmek. Öğrenen zihin daima esnek ve aktiftir. İç dünyamızı düzene sokmak için bu çok önemli bir faktördür; çünkü iç dünyamız, dış dünyaya yansır ve onu yaratır. Yaşadığımız dünyayı biz yaratırız. Parlak parlament rengi, yani gece mavisini kullanarak onun dalga boyutunun iç dünyamızı düzenlemesine izin vermiş oluruz.
( Fotoğraf Alex Jones)
KAHVERENGİ- bu dalga boyutu kişinin topraklanmasını sağlar. İnsan bir tohumdur. Tohum ise toprakla temasa geçmeden, pasif olan potansiyelini aktive edemez, tabii ki belli ısı ve su olmadan da. Tohum köklerini aşağıya doğru dikey ve daha sonra yana doğru yatay salıverip kendisini sağlama aldıktan sonra ışığa, yukarıya doğru hareket etmeye başlar. Kökleri ne kadar sağlamsa yukarı olan hareketinin de bir o kadar hızlı ve o kadar da yüksek ve geniş olması kolaydır. Dünyada yaşayan her bir insan bütün insanlığın tarihini içinde taşır. Yaşadığımız hayattan başkalarını sorumlu tutmak değildir. Onların yaşadıklarına saygı duyarak ve kendi yaşamımızın sorumluğunu üstlenerek hayatı güzel hale getirmemiz mümkündür. Nasıl ki, ışığın olduğu yerde ışığa benim ışığım diyemezsek, güneş için de senin veya benim kavgasını yapmayız. Onların hepimize ait olduğunu kabul ederiz. Aynı şekilde, bastığımız, gördüğümüz topraklar da bizimdir, ayrım yapmadan onu korumak ve sahip çıkmak görevimizdir. Ve bu şekilde bağlantı yapmakta bize ‘kahverengi dalga boyutu’ yardım eder.
SİYAH- siyah renk dalga boyutu, alıcıdır. Siyah her şeyi içine çeker ve saklar; içindeki şeyin üstünü örter ve görünmez yapar. Evren karanlıktan ve kara deliklerden oluşmaktadır. Kara delikler galaksileri, yıldızları içine çeker, yok eder. Fakat bu yok etme yeniyi yaratmak içindir.
Her yeni şey karanlığın sükûneti içinde doğar. Ve bir sürece ihtiyacı vardır. Ve o süreç bizim mantığımızın dışında olduğu için onu zihnimizle anlamakta zorlanırız. Örneğin; döllenme: genin rahime, karanlığa rağmen tutunması ve orada ona ait bir süreçte gelişmesi ve doğması gibi… Günümüzde pek çok bilimsel buluşlar olmasına rağmen, hâlâ bu süreci bir mucize olarak görüyoruz. Bu süreç karanlıkta gerçekleşiyor, zamanı gelince karanlıktan ışığa doğru hareket ediyor. Karanlık, ışığın bir dalga boyutudur.
İki aşamada yazdığım bu yazılarda Rengi anlamanızı istedim.
Asıl amacım sizin IŞIK olduğunuzu ve hepinizin gün içinde çeşitli sebeplerden dolayı renk dalga boyutlarınızın değiştiğini, duygu ve düşüncelerinizi olumlu veya olumsuz etkilediğini ve sezgisel (spontane, bilinçsiz) olarak seçip kullandığınız renklerin o gün sizi, içinde doğruları besleyerek koruduğunu ve işlerinizi kolaylaştırdığını anlamanızı sağlamaktır.
Renkten ve RENGÂRENK olmaktan vazgeçmeyin!