Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

Güney Azerbaycan Milli Hareketi ve 2006 Mayıs Ayaklanması

30 milyondan aşkın nüfusa sahip olan Güney Azerbaycan halkı; dili, kimliği, tarihi yasaklanmış, topraklarının altı üstü altın olsa da yoksulluk içinde yaşamaktadır, Dağlık yeşillik coğrafyaya sahip olsa da, çölleşme felaketiyle iç içe yaşanan bir insanlık dramıdır, bu… Türk dünyasının önemli bir parçası olan Güney Azerbaycan, İran’ın ülke sınırları içerisinde bulunmaktadır.

İran Türk toplulukları; Azerbaycan Türkleri, Türkmenler, Halaçlar, Kaşkaylar, Kazaklar ve Özbekler’den oluşturmaktadır. Azerbaycan Türkleri, 35 milyonluk Türk nüfusundan 30 milyon ile en geniş Türk topluluğudur. Güney Azerbaycan toprakları ise, Kuzey Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti sınırından başlayarak İran’ın merkezine kadar uzanmaktadır.

1926 yılına kadar Türk hanedanları İran’a egemendi. Azerbaycan da; bu Türk hanlıklarının egemenlik merkezi olmuştu. Bu nedenle Azerbaycan  coğrafyası Türk medeniyet ve kültürünün önemli bir parçası olarak tarihte önemli iz bırakmıştır.

İran’da Türk egemenliğinden sonraki yaklaşık 90 senelik Anti Türk – Anti Azerbaycan siyaseti ve Türk kimliğini yok etme yönündeki baskılar; Güney Azerbaycan’da Türk kimliğine dayalı milli hareketin yayılması ve güçlenmesine sebep olmuştur. 30 milyonu aşkın Türk’ün kendi dillerinde okuma yazmasının yasaklanması, Türk tarihinin, İran resmi eğitim -öğretim sisteminde tahrif edilmesi, Türklere karşı hakaret ve nefret içerikli, bilimsel kılıflı çalışmalar, Azerbaycan’ın tarihi topraklarındaki Türkçe yerleşim isimlerinin Farsça’ya çevrilmesi, ekonomik olarak Güney Azerbaycan’ın yoksul bırakılması, Türklerin ve Türk tarihinin izlerinin yok edilmesi demekti. Ayrıca; zengin topraklarının yer altı ve yer üstü kaynaklarının gasp edilmesi ve aynı zamanda işsizlik ve yoksulluğun tavan yapması  ile, İran merkezi hükumetinin Türk karşıtlığı siyasetinin sonuçlarıdır

İran yönetiminin 90 senelik yok etme  siyasetinin temel  ayaklarından biri Türkleri ve Azerbaycan’ı aşağılamak, kültürel ve toplumsal sistematik bir saldırı sistemi oluşturmak olmuştur. İran resmi basın- yayın organlarında,  ders kitaplarında, sinema, basın ve kültürel organlarda neredeyse Türkleri aşağılama kültürü ise artık açık açık desteklenmektedir. Türk karşıtlığı, hükumet tarafından adeta teşvik edildiği için, Fars toplumunda yaygın hale gelmiştir. Öyle ki Türklerle dalga geçme alışkanlığı neredeyse  gülmece akımına dönüşmüştür. Türkleri her vesileyle bilinçsiz, görgüsüz ve zekâ seviyesi düşük gösterme eğilimi vardır. Özellikle 9 milyon Türk nüfusu olan Tahran’da pek çok Türk’ün kendisini Türk olarak tanıtmaktan çekindiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Türk çocukları akıllı görünmek için, okullarında Türk kimliklerini saklamaya çalışmaktadırlar.  Sırf bu bile Türk düşmanlığının ne  kadar güçlü olduğunun ispatıdır. Bu düşmanlık İran’ın ders kitaplarında da sistematik şekilde Türklerin niteliksiz, kabiliyetsiz, yüreksiz olduğu şeklinde işlenmiştir.

3

Haberleşme ve hızlı irtibat araçlarının çoğalması ile, Türkiye’nin Güney Azerbaycanlılar tarafından daha da yakından tanınması, Güney Azerbaycanlılar için yeni bir umut olmuş; Türkiye’nin, kültürel ve toplumsal cazibe merkezi haline gelmesine yol açmıştır. Kuzey Azerbaycan’da, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin kurulması ve rahmetli Elçibey’in Güney Azerbaycan mücadelesi, Güney Azerbaycanlıların Türklük ve Azerbaycanlılık bilincinin şekillenme sürecini, hızlandırmakla birlikte güçlendirmiştir de. Bunu bir vefa borcu olarak vurgulayarak söylemeliyim ki Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasının yanı sıra, bu müstakilliğin en üst resmi makamındaki Elçibey’in Güney Azerbaycan’ı  dile getirmesi, “bütöv Azerbaycan”ın parçası olarak gördüğünü cesaretle dile getirmesi, Güney Azerbaycan milli hareketinin daha da güçlenmesinde  başlı başına önemli bir etken, hatta bir dönüm noktası olmuştur.

İran’da Devletin resmi haber ajansı İRNA’ya bağlı İRAN adlı gazetenin “İran–ı Cuma” adlı gençlik ekinde yer alan bir karikatürde, Azerbaycan Türklerinin hamam böceğine benzetilmesiyle başlamıştır Mayıs Ayaklanması. Güney Azerbaycan’da Türk varlığının bilfiil hareket gücü olduğunun da dünyaca ispatıdır. Türkler’e hakaret içeren bu yazı ve karikatürün yayınlanması Güney Azerbaycan Türkleri için bardağı taşıran son damla olmuştu. başta üniversiteliler  olmak üzere gençler tarafından başlatıldı. Türk asıllı öğrenciler, İran’ın nerdeyse tüm önemli üniversitelerinde bildiriler yayınlayarak başta gençlik olmak üzere tüm halkı itiraza davet ettiler. Bildirilerde İran yönetiminin  Türklere karşı sistematik hakaret etmesine müsade edilemeyeceği vurgulanarak Türklük ve Azerbaycanlılık değerlerine karşı hassasiyet yansıtıldı.

Tepkilerin yoğunlaşması üzerine söz konusu gazete, İran Türkleri’nden iki defa özür diledi. Gazete geçici olarak kapatılsa da belli bir süre sonra yayınlarına devam etti. Türklerin  sözcüleri, bu hakaretin özür ile geçiştirilemeyecek kadar önem taşıdığı ve uzun yıllardır devam eden sistematik aşağılama ve baskıların bir uzantısı olduğunu belirterek başta cumhurbaşkanlığı ve kültür bakanlığı olmak üzere devlet kurumlarının da özür dilemesi gerektiğini belirtseler de karşılık bulmadılar. 100 binlerce Türk’ün Güney Azerbaycan’ın onlarca şehir ve köyleri dâhil olmak üzere Tahranda yaşayan Türklerde destek verdiler. Protestolar, halk tarafından pankartlı ve insani sloganlarla gayet medeni şekilde  başlamasına rağmen yetkililerin halka karşı silah ve şiddet kullanmasıyla sayıları yüzü geçen Türk ağır yaralandı ve 20 ye yakını şehit oldu.

Halen şehitlerimizin katilleri ellerini kollarını sallayarak yaşamaktalar. Şehitlerin ana-babalarının çocukları hakkında bilgi, resim ve belge paylaşmaları, yas töreni düzenlemeleri  şiddetle yasaklanmış. Başlatılan tutuklama ve cezalandırma dalgasıyla çok sayıda Türk’ün sosyal ve ekonomik hayatına  haksızca engeller konulmuştur. Güney Azerbaycan milli hareketinin tüm eylem ve çalışmalarda olduğu gibi Mayıs 2006 ayaklanmasında da benimsediği sloganlar, “haray haray men Türkem”, “Azerbaycan var olsun, istemeyen kör olsun!”, “Türk dilinde medrese olmalıdır herkese”, “Karabağ bizimdir, bizim kalacak”… olmuştur.

4

Mayıs 2006 ayaklanması, İran’da Türklük hareketinin hem İran genelinde hem de bölge genelinde bilfiil bir hareket gücü olduğunu göstermiştir bununla birlikte hareketin Tahran yahut fars bölgelerinde değil, Güney Azerbaycan ve Tebriz merkezli olduğunu ve farklı temel ilkelere dayalı olduğunu gösterdiği için de hem Azerbaycanlılar için hem Tahran merkezli hareketler için çok önemlidir. İran’da demokrasi ve aydınlık hareketlerinin, Azerbaycan milli hareketini kabul etmeksizin, geleceğe dair hayal kırıklığı yaşayacaklarının ispatı olmuştur.

Azerbaycan milli hareketi, Azerbaycan Türklerinin kendi kimliklerine dayalı bir kişisel- zihinsel ve toplumsal bir “kendine dönüş” isteğinden ortaya çıkmıştır.

”’Halkın kendi insani haklarını kazanmak için; bu halkın “özünden” yaranmış harekettir. Güney Azerbaycan milli hareketinin istekleri dünyada kabul olunmuş; Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından onaylanmış ve İran’ın da imzaladığı sivil haklardır. Azerbaycan’ın tarihi topraklarında halkın dilinde; Türkçe eğitim-öğretim hakkı verilmesi, Türkçe basın ve yayına uygulanan yasakların kaldırılması; ekonomik, siyasi ve kültürel negatif ayrımlara son verilmesi, Azerbaycanlıların Türk kimliğinin kabul olunması, Güney Azerbaycan’ın Batı bölgesinde İran – Türkiye sınırında terörist grupların beslenmesine son koyulması; Türk nüfusunun dengesinin değiştirilmesine yönelik terörist baskıların önlenmesi ve Güney Azerbaycan’ın tarihi topraklarında çevrenin; o cümleden hareketle, Urmu Gölünün korunması Azerbaycan milli hareketinin isteklerindendir.

Bu harekete mensup olan aktivistler, Güney Azerbaycan Milliyetçisi diye tanımlanmaktadırlar.

Güney Azerbaycan Milli hareketi, diktatörlük ve ayrımcılığa ve aynı şekilde teröre karşı olan; isteklerini tam medeni yöntemlerle ortaya koyan sivil harekâttır. Güney Azerbaycan milli harekâtı için örgütlenmek insani, sivil, medeni ve teröre karşı örgütlenmektir. Bu medeni isteklere İran rejimi şiddet politikasıyla karşılık vermektedir. Milli aktivistler rejim düşmanlığı, Pantürkizm, casusluk gibi suçlamalarla karşı karşıya kalarak ülke güvenliğine ve genel düzene karşı suçtan dolayı yargılanmaktadırlar. Uzun süreli hapis cezaları, eğitim ve iş hayatında yapılan yaptırımlar, işkence, para cezası, aileleri ve canları ile tehdit edilmek: Güney Azerbaycan milliyetçilerinin devletten aldıkları karşılıklardır.

Bugün Güney Azerbaycan milli hareketi “Kendine Dön Türk” zamanını yaşamak dönemidir. Türk düşmanlarının planı ise, terör gruplarını destekleyerek Türk dünyasının boğazı konumundaki Güney Azerbaycan’ın batısındaki tarihi Azerbaycan topraklarında, Türklerden boşaltılmış bir tampon bölge oluşturmaktır. Tarihi topraklarımızda terör estirerek yerlilerin zorunlu göçü ve nüfus dengesinin değiştirilmesiyle Türklerden boşaltılmış Azerbaycan topraklarında devlet kurmak terör gruplarının hayalidir.

Bizim kimsenin topraklarında gözümüz yoktur. Başkalarının topraklarında devlet kurma gibi bir hayalimizde yoktur. Bizim amacımız; kendi topraklarımızın her metresini koruyarak altında ve üstünde olan doğal kaynaklarına, tarihi varlığına, sahip çıkarak, kendi tarihi topraklarımızda halkın kendi kimliği ”Türk Kimliğine” dayalı yaşamasıdır.

Öte yandan, Güney Azerbaycan’ın çıkarlarını, barış ve insani hak ve özgürlüklerini aynı zamanda Türk dünyasının çıkarları olarak görüyoruz. Türk dünyasının boğazında Güney Azerbaycan’ın tarihi topraklarında Türklerden ve Türklükten boşaltılmış bölge kurmak isteyenlere karşın, Güney Azerbaycan milli hareketi, kendi tarihi topraklarında kendi kimliği ile güçlenmeğe devam edecek, kendi halkına insani özgürlüğünü sağlayacaktır. Güney Azerbaycan Türk’lerinin manevi ve maddi soygun ve soykırımını sonlandıracaktır.

2

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın