Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

Çocuk Mülteciler

Birleşmiş Milletler, mülteciyi, “ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi” olarak tanımlar. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, “Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınmacı ve sığınmacı hakkı işlemi görme hakkı vardır” der, (Madde 14/1).

Yaşadığımız coğrafyadaki halkalar son otuz yıldır, savaşlar ve terör nedeniyle yaşama ve mülkiyet hakkından mahrum bırakılmış; Ülkem, ben doğmadan yıllar önce bu coğrafyadan mülteci almaya başlamış. Daha önceki dönemde Terör dolayısıyla münferiden ilticalar olurken, Saddam Hüseyin’in Halepçe’de yaptığı katliamla birlikte, Türkiye mülteci akınına uğradı. Son zamanlarda ise Suriye ve Irak’ta ki savaş nedeniyle günlük yaşantımızın bir parçası halini almış durumda. Ülkelerinden daha iyi koşullarda yaşamak umudu ile, önce Türkiye’ye, daha sonra Avrupa’ya sığınmaya çalışan insanların, insan kaçakçılığı yapan acımasız kişilerin elinde yok olan hayatları ve öyküleri gün geçmiyor ki basında yer almasın!  En çok çocuklara üzülüyorum. Dünyaya gelmeyi kendileri seçmeyen, nerede ve nasıl yaşayacaklarına karar verme şansları olmayan hatta zayıf bedenlerinin yaşama hakkını bile koruyamadığı çocuklara…

Üç ay önce Türkiye’ye sığınan dokuz çocuklu bir aileden söz edeceğim. En küçüğü 2 yaşında en büyük olanın yaşı 19. Benimle görüşmeyi kabul ettikleri için minnet duygularımı ifade edecek oldum, onlar aksine kendileriyle görüştüğüm için duydukları hoşnutluğu dile getirdiler. Aslında haklılar; savaş onları hiç bilmedikleri bir şehirde, alışkın olmadıkları bir yaşamı sürmeye zorlamış. Belli ki duygularını paylaşacakları birilerini arıyorlardı ya da bir dost dokunuşu..

Irak’ın  Kuzeyinde Telafer şehrinde yaşıyorlarmış; IŞİD yaşadıkları şehri işgal edene kadar. IŞİD militanları gelince çok korktuk diyorlar. Tanıdıkları insanların bu terör örgütü tarafından öldürüldüğünü söylüyorlar. IŞİD’in yaşam ve giyim tarzlarına karıştığını, can güvenlikleri olmadığı için Türkiye’ye sığındıklarını, burada olmaktan her türlü sıkıntıya rağmen mutlu olduklarını dile getiriyorlar.

Aile, Telafer’de geçimini hayvancılık yaparak sağlıyormuş. Şimdi ailenin en büyük çocuğu 19 yaşındaki Ali çalışıyormuş, babaları iş bulamamış. Evlerinde pek eşya yoktu ve kış mevsimi olmasına karşın soğuktu. Büyük olanların ve annenin üzerinde yerel kıyafetleri vardı. Okul çağındaki çocukları Telafer’de okula gidiyorlarmış ama burada henüz bir okula kayıt yaptırmamışlardı. Ailenin en küçüğü Salah, dünya tatlısı bir oğlan henüz iki yaşında. Leyla 4, ikizler Necva ve Necla 9, Manar 11, Mustafa 13,Fatma 16 ve Ali 19 yaşında. Anneleri İhlas Hanım ise 39 yaşında. Mustafa, büyüdüğünde doktor olmak istiyor, Manar, öğretmen. Diğerleri cevap vermedi. Anneleri onların yerine: “Okusunlar, gerisi kolay” dedi. Anne İhlas Hanıma sordum, savaş biterse, ülkenize döner misiniz, diye. “Bitmez ki!” dedi..

Aslında bütün çocuklar güzeldir, günahsızdır. Kimi zaman kendi seçemedikleri ebeveynlerinin günahlarını çekerler veya eli kanlı teröristlerin saldırılarına uğrarlar. Kimi zaman da bilmem hangi politik oyunun sonucuna katlanmak zorunda kalırlar. En çok onlar ağlar ama ilk güzel bakışla da ilk onlar güler, uzanan ilk dost eline elini onlar tutar.

ANKARA
12 Mart 2017

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın