23 NİSAN 1920; Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. ATATÜRK; “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!” diye açıkladı, o gün, “HAKİMİYETİ MİLLİYE BAYRAMI” oldu ve çocuklara armağan edildi. 1923'te “ÇOCUKLARIN ROZET BAYRAMI”, sonrasında “ÇOCUK BAYRAMI” adını aldı, 1929'da iki bayram birleştirilerek “HAKİMİYETİ MİLLİYE VE ÇOCUK BAYRAMI" oldu... "23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI" Kutlu Olsun! Türk çocukları başta olmak üzere bütün çocuklar daima özgür, güvende ve mutlu yaşasın…

Sadece “TEOG” mu…

Teftişin henüz okullardan kaldırılmadığı dönemde, teftiş yaptığım lisemizin birinde, yönetim katındaki duvarda şöyle bir cümle dikkatimi çekmişti: “Bir düşte bin diyar gezdiren kişidir öğretmen”. “Öğretmeni En Güzel Tanımlayan Cümle Yarışması”nda derece alan bu cümle, bu okuldan bir kız öğrencimize aitmiş. Etkilenmiş bir de yazı kaleme almıştım o konuda.

Bildiğiniz gibi, iki gün önce okullar açıldı. Cumhurbaşkanından sokaktaki vatandaşa eğitimi, daha çok da temel eğitimden orta öğretime geçiş sınav sistemini konuşuyoruz. Zamanlaması geç almakla birlikte; sorun alarak algılanan bir durumu konuşmaktan memnun oluyoruz da doğrusu. Ne güzel. Keşke hep konuşabilsek… “Sahibinin sesi” olan bir kısım medyamızın da böyle bir meselesi olabilse.
Eğitim yaz-boz tahtasına dönmüş durumda. Bir “TEOG” bombası patlatıldı. Şimdi herkesin dilinde o. Sonrasında ne olacağı belirsiz olsa da, bugün itibariyle TEOG’un kaldırıldığı kesinleşti.
Eksik sadece o olsaydı keşke. “Müfredat” konuşuluyordu onun öncesinde..ve; ders kitapları, içerikleri konuşuluyordu. Özellikle, Atatürk bahsi ve milli bayramların, kutlanacak özel günler içinden çıkartılması, epey bir süre daha konuşulacak da. Sonra, “öğrenci servisleri” konuşuluyor, İmam Hatip liselerinin başarı/başarısızlık durumu konuşuluyor. Konuşuluyor da konuşuluyor. Eğitim hemen her konuda dile düşmüş durumda. Onu dile düşürenleri kınıyorum.
Atanamayan öğretmenler, denetim, yönetim, kadrolaşma vb gibi, tabu niteliğinde olup, konuşulamayan konular da var. Hayırsever birileri çıkıp sorumluluk üstlense de onları da sorabilsek, konuşabilsek keşke.

Son kırk iki yılda eğitimimizde olup bitenin tanığıyım. İfade etmeliyim ki hiçbir devirde eğitimle, onun dinamikleriyle; taşıyıcı kolonlarıyla bu kadar oynanmamıştı.
Sorsanız, “Güzel okullar yaptık, derslik sayısını arttırdık”, diyeceklerdir. Müteşekkiriz o konuda. Onlar önemli elbette. Mesele derslikle araç gereçle bitmiyor. Eğitimin öznesi olan öğretmen; nitelikli öğretmen nerede? Önemli olan o. Tevfik İlerinin bahsini ettiği “Essah öğretmen!..Bir şarkı sözümüzdeki gibi; “Neyleyim köşkü neyleyim sarayı/ İçinde salınıp gezenim nerde?/ O yoksa her şey eksik/… Ondan; öğretmenden başlamak gerekiyor, en evvel ve her şeyden evvel.

Eğitim fakültelerimizin sayısı bugün yüze(100) dayanmış durumda ancak; sayı bir şey ifade etmiyor. Ortada bizi heyecanlandıran öğretmen yok! O yetişemiyor. Onun özlemi içindeyiz. Yıllardır bu böyle. Nasıl bu noktaya geldik? Hangi yanlışlarımız yüzünden? Halen de o yanlışlarla beraberiz?..

“Alt akıl, Aptallar ve Diktatörler” İskender Öksüz Hocanın son kitabı. Anlattıklarımızın sancısını çekenler için tavsiye niteliğinde bir eser. Kitapçılarda var. Sıkça duyarız, Öğrencinin en büyük şansı iyi öğretmene düşmek, diye! Allah her öğrencinin kaderine o öğretmenlerden yazsın. Yazsın ki, onunla beraber milletin de kaderi değişsin. Tanımın dışında kalan öğretmenlerimizi tenzih ederiz elbette. Bu vesileyle her yöre, her derece, her kademedeki öğretmenlerimize selam olsun!

Ukalalık olmayacaksa; kırk iki yılın hatırına naçizane tavsiyelerim de olacak onlara; Şair diyor ya; “Büyükler bahçıvana, çocuklar güle benzer” Boş sayfalar onlar, yazmanız için.
Boş kaset; kaydetmeniz için.. Boş tarla; ekmeniz için. Boş kap; doldurmanız için. Güzel düşlerde gezdirin onları…

“Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz”mış. Kendinize bakın önce. Yeterliğinizi görün, ölçün. Düzeltmeye oradan başlayın. Mezun olduğunuz günün bilgileriyle kalmayın. Öğrettiklerinizden çok daha fazlasını öğrenin. Unutmayın; öğretmen öğrenir, öğrenmek zorundadır.. Öğrenmeyen öğretemez de…

Yeni eğitim-öğretim yılı Ülkemize Milletimize hayırlı uğurlu olsun.
Milli Eğitim Müfettişi Osman ERENALP

*TEOG, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş olarak adlandırılan yeni sistemin kısaltmasıdır.
2013 yılında başlatılan sistemle, 6 temel ders için, her yıl, her dönem içinde yapılacak 3 sınavdan biri(son sınav) merkezden yapılmaktadır.
Bakan Nabi Avcı’ya sunulan 15 gün içinde açıklanacağı öğrenilen yeni modelin ana hatları şöyle anlatılmıştı; Dönem içinde okulda yapılan yazılılardan biri, MEB tarafından merkezi olarak yapılacak. 8. sınıflar her dönemde 6 dersten birer sınava girecek.
Bir dönemde 3 sınavı olan derslerden 2.’si, iki sınavı olan derslerden ise ilki merkezi olarak yapılacak. Türkçe, Fen, Matematik, İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük, Yabancı Dil ve Din Kültürü’nden her dönem mutlaka sınav olacak.
İlk dönem sınavları Aralık ayında, ikinci dönemdekiler Nisan ayında yapılacak.Yeni sistem kapsamında yapılacak merkezi sınavlara ilk etapta 8. sınıflar girecek. 6 ve 7. sınıflarda da sınav yapılması halinde 3 yılda toplam 36 sınav yapılmış olacak. Fakat 6 ve 7. sınıflarda bu yıl merkezi sınav uygulanması beklenmiyor.
Sınavlar en fazla 3 güne yayılmış oturumlar halinde gerçekleştirilecek. 4 seçenekli çoktan seçmeli sorular olacak. Yanlışlar doğruları götürmeyecek. Bu sınavlara öğrenciler kendi okullarında girecek. Ancak gözetmen öğretmenler başka okullardan gelecek. Sınav görevlendirmelerini il-ilçe eğitim müdürlükleri yapacak.
Geçerli bir mazereti olduğu için sınava giremeyen öğrenciler için telafi sınavları olacak. Telafi sınavı başka okulda yapılacak

Osman ERENALP

1957 Diyarbakır ili Çüngüş ilçesi doğumlu. Kırşehir Öğretmen Okulu, Ankara ilahiyat Fakültesi ve Gazi Eğitim Fakültesi Egitim yonetimi bölümü mezunu. ilköğretim, ortaöğretimde, değişik kademelerde öğretmenlik ve yöneticilikler yaptı. 25 yıllık Milli Eğitim Müfettişi. 45 yıllık hizmeti var. Halen görevde. 20 yıldan bu yana bir yerel gazete ve çeşitli yayın organlarında köşe yazıları yazmaktadır.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın