Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

Tarihî Roman Yazarı Mösegıyt Hebibullin 90 Yaşında.

 Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim dalına tarih denir. Her milletin kendi tarihi ve tarihte bir yeri vardır. Tarih geçmişteki gelecek, derler. Tarih yalnız geçmiş değildir, geleceğin anahtarı da tarihte saklıdır. Onun için geçmişi bilmek gerek. Ünlü Tatar tarihçisi Hadi Atlasi (1876–1938) tarih bilimi ile ilgili şunları yazmıştır: “ İnsanı gerçek anlamda insan yapan bilimlerin ilki hiç şüphesiz tarih bilimidir. Kendisinin kim olduğunu bilmeyen insan ne kadar duygusuzsa, ulusunun tarihini bilmeyen insan da o kadar duygusuzdur.”(Kurban 2014: 195).

​Tarihimizi ne denli biliyoruz? Genelde tarihi okulda tarih derslerinde öğrenir, daha sonra birçok insanın tarih ile işi olmaz. Az sayıda insan tarih ile ilgili kitaplar okur. Tarihî romanlar, tarihin geniş kitlelere ulaşmasında bir araçtır. Kazan Tatar Edebiyatının Sovyet Dönemi’ne baktığımızda tarih ile ilgili romanlara seyrek rastlanır. Sovyet Dönemi Tatar Edebiyatı’nda tarihî roman dediğimizde iki yazar gelir aklımıza. Onların ilki Nurihan Fettah (1928–2004), diğeri ise Mösegıyt Hebibullin’dir (1927). Sovyet Dönemi’nde tarihî roman yazmak tehlikeye atılmak anlamına gelmiştir. 1552’de Kazan Hanlığı’nın Ruslar tarafından işgali sonrası tarih işgalci Ruslar tarafından yazılmıştır. Rusların yazdığı tarih kitaplarında, Ruslar “kurtarıcı”, “kahraman”, Kazan Tatarları ise “barbar”, “yamyam”, “pis” olarak lanse edilmiştir. Gerçek tarih ancak halk edebiyatında kendini korumuştur. Tatar tarihçiler ve yazarlar ölümü dahi göze alarak tarihi gerçekleri gün yüzüne çıkarmak için büyük emek harcamıştır. Tatarların geçmişteki kâh şanlı, kâh hüzünlü tarihini anlatmak için çabalayanlardan birisi Tatar yazar Mösegıyt Hebibullin’dir.

​Mösegıyt Möderris oğlu Hebibullin, 1927 yılının 25 Aralık tarihinde Orenburg vilayeti Abdullin ilinin Gabdrahman köyünde dünyaya gelmiştir. Hebibullin, ilkokul eğitimini kendi köyünde almıştır. Mösegıyt Hebibullin’in eğitim aldığı yıllar alfabe değişimi dönemine denk geldiğinden, o okulun ilk 2 sınıfını Latin, sonraki 2 sınıfını Kiril alfabesi ile okumuş, yazmıştır. Hebibullin, ortaokul eğitimini Yaña Şaltı (Yeni Şaltı) okulunda almıştır. Ancak 7.sınıftayken İkinci Dünya Savaşı başlamış, Hebibllin o yıllarda hem okumuş hem de kolhozda çalışmıştır. Ortaokul eğitimini tamamladıktan sonra Magnitogorsk şehrine giden Hebibullin, orada meslek okulunda okumuş, eğitimini tamamladıktan sonra fabrikada çalışmıştır. Daha sonra 7 yıl Magnitogorsk şehrinin futbol takımında oynamıştır. 1950’lı yıllarda Başkurdistan’ın Oktyabrsk şehrinde tornacı ve ustabaşı gibi görevlerde bulunmuştur. 1953 yılında o köyüne dönmüş ve köyünde beş seneden fazla çeşitli işlerde çalışmıştır. 1958 yılında Mösegıyt Hebibullin işçiler şehri olarak bilinen Baulı şehrine gelmiştir. O, 1966 yılına kadar “Baulıneft” ulaştırma şirketinde şoförlük ve araba tamirciliği yapmıştır. Aynı yılda Hebibullin’in ilk hikâyeleri bölge gazetesinde yayımlanmaya başlamış, böylelikle yazar edebiyat dünyasına ilk adımını atmıştır. Mösegıyt Hebibullin 1966 yılında Baulı’da, 9 yıllık ömrü sürgünde geçen şair Sirin (1896–1969) ile karşılaşmıştır. Şair Sirin Hebibullin’de bir ışık görmüş olmalı ki, ona üniversiteye girmesini tavsiye etmiştir. Mösegıyt Hebibullin Sirin’in sözleri üzerine önce liseyi bitirmiş, sonra Kazan Devlet Üniversitesi’nin Tatar Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazanmıştır. Üniversiteye başlama ve ilk eserlerinin gazetelerde yer alması ile başlayan yazarlık serüveni farklı görevlerle devam etmiştir. 1966 yılında Hebibullin ailesiyle birlikte Aznakay şehrine taşınmıştır. Burada “Mayak” (Deniz Feneri) gazetesinin yapı ve ulaştırma bölümü müdürü görevine atanmıştır. Tataristan Yazarlar Birliği’nin Elmet Şubesi açıldıktan sonra Hebibullin birliğin faaliyetlerine katılmıştır. Elmet Yazarlar Birliği genel sekreteri yazar Garif Ahunov (1925-2000) Mösegiyt Hebibullin’in “On Sekizinci Bahar” romanını değerlendirmiş ve yayımlanması için Kazan Utları (Kazan Otları) Dergisine göndermiş, roman dergide yayımlanmıştır. Hebibullin, 1971 yılında üniversiteyi tamamladıktan sonra Türkî halkların tarihini öğrenmek amacıyla Orta Asya’ya gitmiş, Çeyruh-Deyron şehrinin Rudekıy Lisesi’nde tarih ve toplum bilimi derslerini vermiştir. 1972 yılında Mösegıyt Hebibullin Kazan’a gelmiş, Tataristan Yazarlar Birliği’nde sekreterlik görevine başlamıştır. Sorumluluk gerektiren bu görevi 18 yıl yürütmüştür. Hebibullin birkaç kez Tataristan Yazarlar Birliği yönetim kuruluna seçilmiş, birliğin SSCB çapındaki faaliyetlerine katılmıştır.

​Kazan Devlet Üniversitesi’ne başladığı yıllarda hikâyeler yazmaya başlayan Mösegıyt Hebibullin 1960’lı yılların sonları 1970’lı yılların başlarında roman yazarlığına başlamış, ilk eserleri Kazan Utları Dergisi’nde yayımlandıktan sonra kitap olarak da basılmıştır. 1969 yılında yazarın “Yedi Yol Ağzında” (Cide Yul Çatında), 1972 yılında “Ekmeğin Kadri” (İkmek Kadere), 1974 yılında “Dağla Dağ Karşılaşmasa Da” (Tau Belen Tau Oçraşmasa Da”, 1976 yılında “Girdaplar” (Çongollar), 1977 yılında “On Sekizinci Bahar” (Unsigezençe Yaz), 1981 yılında “Hatır Yarları” (Heter Yarları), 1984 yılında “Sular Yokuşa Aksa Da” (Sular Ürge Aksa Da) başlıklı kitapları Kazan’da yayımlanmıştır. Yazarın bazı eserleri Rusçaya çevrilip Moskova’da Sovremennik (Çağdaş), “Sovetskaya Rossiya” (Sovyet Rusya’sı), “Sovetskiy Pisatel” (Sovyet Yazarı) gibi yayın evlerince yayımlanmıştır. Bunlar arasında “Sagdi” (1975), “Vodovorotı” (Girdaplar) (1978, 1980, 1985), “Vosemnadtsataya Vesna” (On Sekizinci Bahar) (1982) gibi eserleri bulunmaktadır.

Mösegıyt Hebibullin devamlı araştırma ve arayış içinde olmuştur. Kazan Tatarlarının geçmiş tarihini inceledikten sonra edebiyatta olan boşluğu da hisseden yazar tarihi roman yazma kararı almış ve böylelikle “Kubrat Han” romanı ortaya çıkmıştır. 1981–1984 yılları arasında yazılan roman 1985 yılında Kazan’da 15bin tirajla yayımlanmıştır. “Milletin şanlı geçmişi onun uzun ömürlü olmasını sağlar” diyen Mösegıyt Hebibullin: “ Edebiyat Tatarların küçük de olsa hatırasının örüntüsüdür. Tarihi köklerinden ayrılmasın insan. İşte o zaman, ancak o zaman Tatar milleti dilini, vatanını, ruhunu kaybetmez…” demiştir. (Hebibullin 2004: 14). Büyük Bulgar Devleti’nin kurucusu Kubrat Han (580–642) ve dönemini konu edinen roman yazarın en önemli ve en değerli eserlerinden birisidir. Roman hem edebiyat eleştirmenleri hem de tarihçilerden yüksek not almıştır. Romanda, Büyük Bulgar Devleti’nin Bizans İmparatorluğu ile olan ilişkilerini kaleme alan yazar, aynı zamanda din konusuna da değinmiştir. Bu dönemde Hıristiyan ve İslam dininin güç kazanması, putperestliğin güçlenen dinler karşısında güç kaybetmesi, tüm bu olayların cereyanında kabilelerin ve ayrı şahısların faciası romanda büyük bir ustalıkla anlatılmıştır. “Kubrat Han” romanı Rusçaya çevrilip 1990 yılında Moskova’da yayımlanmıştır. Kitabın Tatarcası 2001 yılında tekrar basılmıştır. Tarihçi İklil Kurban, Mösegıyt Hebibullin’ın “Kubrat Han” romanını şöyle özetlemiştir: “Kubrat Han romanı, yazar şahsiyetinin ölümsüz simgesidir. Hele korkunç Sovyet Devrinde Tatar ulusunun kökündeki devletçilik ilkesini yansıtan, ulusal ruhla yazılmış böyle bir eserin doğuşu, yalnız olgun tarih bilimi gerektirmenin dışında bir cesaret işidir. Kubrat Han romanı, edebiyat dalındaki ulusa hizmetin en iyi örneğidir.”(Kurban, İklil 2014: 189).

Mösegıyt Hebibullin tarihi araştırmaya ve tarihi romanlar yazmaya devam etmiştir. Yazarın, 1990 yılında “Elçiye Zeval Olmaz”, 1993 yılında “Şeytan Kalesi” romanları yayımlanmıştır. Söz konusu romanlar “Kubrat Han” romanının devamı niteliğindedir. 1993 yılında yayımlanan “Şeytan Kalesi” romanını yazar 1980–1990 yılları arasında yazmış olup Sovyet Dönemi’nde yazdığı son tarihi romanıdır. Bilindiği üzere Sovyetler Dönemi’nde tarihi roman yazmak, yazmış olsan dahi yayımlamak cesaret isteyen bir iştir. Onun için Sovyet Dönemi’nde Mösegıyt Hebibullin daha uzak olan tarihi yazmayı yeğlemiştir. Yazar, 1991 yılında Sovyetlerin çöküşünden sonra XVI. yüzyıldaki Kazan Hanlığı ve Moskova Knyazliği’nin başındaki iki zıt şahsiyetin hayatını kaleme almıştır. “Süyümbike Melike hem Korkunç İvan” başlıklı bu romanı Hebibullin 1985–1992 yılları arasında yazmıştır. Söz konusu roman önce 1992 yılında “Miras” Dergisi’nde, daha sonra 1996 yılında 10 bin tirajla kitap olarak Kazan’da yayımlanmıştır. Kazan Hanlığı’nın son melikesi Süyümbike (1519-1557) ve zalim Moskova Knyazi IV.İvan’ın (1533-1584) hayatını konu alan bu romanda dinler çatışması, siyasi görüş, aşk ve ihtiras üzerinde durulmuştur. Korkunç İvan’ın ne kadar gaddar, kendi çocuğunu suda boğacak kadar acımasız ve kıskanç birisi, Süyümbike’nin ise bunun aksine kendini feda edecek kadar milletine bağlı, son nefesine kadar milletine ve dinine sadık olduğunu görüyoruz. Romanı okuduktan sonra ister istemez Korkunç İvan’a karşı nefret, Süyümbike Melike’ye karşı sevgi ve minnet duyguları oluşmaktadır. Süyümbike, Kazan Tatarlarının bağımsızlık simgesi olarak bugün de milleti tarafından sevgi ve saygıyla anılmaktadır. Mösegıyt Hebibullin’in “Süyümbike Melike hem Korkunç İvan” romanı okurlar tarafından büyük beğeni ile karşılanmıştır.

1990’lı yıllardan sonra Mösegıyt Hebibullin sırf tarihî romanlar yazmış dersek yanlış olmaz. Yazılan romanları kısaca bir değerlendirelim:
XIII. yüzyıl İdil boyu Bulgar Devleti’ni konu edinen “Han Torunu Hansöyer” romanı 1997 yılında 10 bin tirajla Kazan’da yayımlanmıştır.
1999 yılında “Allah’ın Hediyesi” romanı basılmıştır.
2002 yılında yayımlanan “Batu Han hem Leyla” romanı Altın Ordu hükümdarı Batu Han’ın (1204–1255) savaş alanında korkusuz Bulgar kızı Leyla’yı görmesi ve ona aşk olmasını konu edinmiştir. Yazar, aşk, saygı gibi duyguların siyasete yansımasını güzel bir dille anlatmıştır.
2002 yılında Mösegıyt Hebibullin’in “Atilla” romanı yayımlanmıştır. Roman adından da anlaşıldığı üzere ünlü Hun hükümdarı Atilla (400–453) ile ilgilidir. Tarihçilere göre, Kazan Tatarlarının yazılı tarihi Atilla’dan başlamaktadır. “Atilla adının etimolojisi, Prof.Dr. G.Sattarov’a (1932) göre, “İdilli, İdil kişisi, yani İdil boyunda dünyaya gelen (Atili›İtilli›İdilli) anlamına gelmektedir.” (Kurban 2014: 27).
2004 yılında yazarın X.yüzyıldaki Hazar Devletini konu edinmiş “Aybibi” romanı yayımlanmıştır.
Çalışkan, girişken, yılmaz, yorulmaz, araştırmacı bir yapıya sahip olan Mösegıyt Hebibullin, sadece tarihî roman yazmakla kalmamış, tarihçi Eduard Parker’in “Tatar Tarihinden Bin Yıl” adlı eserini Rusçadan Tatarcaya çevirmiştir. Yukarıda görüldüğü üzere yazar, Kazan Tatarlarının geçmiş tarihini ortaya koymak için romanlar yazmış, çevriler yapmış, bu bağlamda büyük emek harcamıştır.

Tatar tarihçi, bibliyograf Ebrar Kerimullin’in (1925–2000) Mösegıyt Hebibullin’in eserlerini değerlendirmesi, yazarın eserlerinin genel özeti niteliğindedir: “Mösegıyt Hebibullin’in eserleri seni kâh günümüzdeki gençliğe, kâh Altay dağlarındaki vadilere, kâh ecdatlarımızın sınır komşusu olan Çin Duvarlarına, kâh Roma-Bizans saraylarına, kâh Bulgar-Tatar atalarımız yaşayan Taman yarımadasına götürüyor, kâh Çulman-İdil boylarına gelip, kendilerine İl bulan atalarımıza, kâh Altın Ordu il-devleti kalesine davet ediyor – eline edibin kitabını alır almaz o seni misafiri, sefer arkadaşı, yoldaşı yapıyor.” (Hebibullin 1997: 245).

Mösegıyt Hebibullin’in eserlerinin defalarca basılması, Rusçaya çevrilmesi okurun ona verdiği değerden kaynaklanmaktadır. Romanlarıyla geniş kitlelere ulaşan yazar, Kazan Tatarlarının geçmiş şanlı tarihinin gerçeklerini gün yüzüne çıkarmıştır. Hikâyeler yazarak edebiyata ilk adımını atan, roman, tarihî roman yazarlığı ile süren edebiyat serüveni Hebibullin’in edebiyat alanında zirveye yükselmesini sağlamıştır. Elde ettiği başarıları verilen ödül ve unvanla taçlandırılmıştır. Mösegıyt Hebibullin, uluslararası Kul Gali ödülü, Rusya’nın ve Tataristan’ın Şerefli Kültür Emektarı unvanı sahibidir. Yazarın Kazan Tatarlarının kalbindeki yeri bir başkadır. Kazan Tatarlarının eski tarihini tozlu arşiv raflarından kaldırıp millete sunduğu için Mösegıyt Hebibullin’e teşekkür borcumuz var. Fransızların imparatoru Napolyon Bonaparte’in (1769–1821) “Ben tarihi, tarihî romanlardan öğrendim” şeklindeki sözü Kazan Tatarları için de geçerlidir. Büyük bir kitle Tatar tarihini, bilhassa Kubrat Han, Atilla, Batu Han, Süyümbike gibi Kazan Tatar tarihinin önemli şahsiyetlerini Mösegıyt Hebibullin’in romanlarından öğrendi dersek yanlış olmaz. Hayatın sağa sola savurduğu 90 yıllık bir ömür, elde edilen başarılar ve onlarca roman… Başkalarının söyleyemediğini söylemek, başkaların yazamadığını cesurca kaleme almak Mösegıyt Hebibullin’in özelliği ve özgünlüğüdür. Emeğine, kalemine ve yüreğine sağlık Mösegıyt Hebibullin!

Kaynakça:

1. Hebibullin, Mösegıyt, Kubrat Han, Kazan 1985.
2. Hebibullin, Mösegıyt, Şaytan Kalası ( Şeytan Kalesi), Kazan 1993.
3. Hebibullin, Mösegıyt, Söyembike Hanbike hem İvan Groznıy (Süyümbike Melike hem Korkunç İvan), Kazan 1996.
4. Hebibullin, Mösegıyt, Han Onıgı Hansöyer ( Han Torunu Hansöyer), Kazan 1997.
5. Hebibullin, Mösegıyt, Kubrat Han, Kazan 2001.
6. Hebibullin, Mösegıyt, Batıy Han hem Leyle (Batu Han hem Leyla), Kazan 2002.
7. Hebibullin, Mösegıyt, Atilla, Kazan 2002.
8. Hebibullin, Mösegıyt, Aybibi, Kazan 2004.
9. Kurban, İklil, Yaşlı Tarihin Yankısı ( Bulgar-Tatar Tarihi ve Medeniyeti), İstanbul 2014.
10. Kurban, Roza, Biz İdil’den, Ural’dan…, İstanbul 2014.

Roza Kurban

Roza Kurban, Tataristan’ın Yeşel Üzen ( Yeşil Dere) bölgesi Mulla İle ( Molla İli) köyünde doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini burada; liseyi, Mulla İli’nden 5 km. uzaktaki Norlat kasabasında okumuştur. Tataristan’ın başkenti Kazan’daki 1 Nolu Pedagoji Üniversitesi Ana Sınıfı Öğretmenliği bölümünü 1990 yılında bitirmiş. Aynı yıl Kazan Devlet Üniversitesi Filoloji Fak. Tatar dili ve Edebiyatı bölümüne başlamış, 1996 yılında “Tatar Ana Okullarında Konuşma Geliştirme Dersleri” başlıklı tezi ile buradan da mezun oldu.. 1983 yılında Norlat’taki Ana Okulunda başlayan çalışma hayatında öğretmenlik ve müdürlük yaptı. 1995 yılında yaptığı evliliği dolayısıyla Türkiye’ye geldi. Halen Ankara’da yaşamaktadır. Türkiye’de de Tatar Türkleri üzerinde çalışmalarına devam etti. Akademisyen eşi İklil Kurban ile birlikte 2001 yılında: Başkurtlar”(S.İ. Rudenko’nun) ve 2008 yılında “Kazan Hanlığı Tarihine Özgü Araştırmalar”( M.G. Hudyakov’un) adlı kitabı Rusçadan Türkçeye çevirmiştir. Kendisinin yazdığı “Biz İdil’den, Ural’dan…“ adında kitabı 2014 yılında İstanbul’da basıldı Roza Kurban’ın Tatar Tarihi, Edebiyatı ve Dili üzerine yazdığı, yayımlanmış birçok araştırma yazısı bulunmaktadır. Yazıları bir çok dergi ve gazetede yayımlandı. Aynı zamanda çeşitli bilgi şöleni ve panellerde tebliğler sunmuştur. İyi derecede Rusça ve Tatar-Başkurt lehçesi başta olmak üzere, birçok Türk lehçesini bilmektedir. Bir çocuk annesidir

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın