Kryon; Farkındalık Yolunda

Kryon; Akaşa Yayınlarının seri olarak yayınladığı muhteşem bir kitap. Aslında bir kitaptan daha fazlası. Sizin hayatınızda rehberlik eden gerçek dost.

İlk kitap: “Bitiş Zamanı”, mecazi anlamda kullanılmış “nötr aşı” denilen bir niyeti anlatıyor. Burada kısacası hayatımda dönüm noktası oluşturan Nötr aşının bendeki tanımından bahsetmek istiyorum. Önce niyet ediyorsun. “Nötr aşının hayatımda olmasını niyet ediyorum” şeklinde. Sonra geri dönüşü olmuyor tabi ki. Bir kere ettin mi artık niyetin geçerli oluyor. Peki ne oluyor o zaman? Eski karma aşına ait ne varsa dönüşüm mekanizmasının harekete geçirdiğini fark ediyorsun. Hedef, ışık işçisi olarak hayat yolculuğuna devam etmek.

Ben de 2014 yılında ilk kez Kryon’la tanışmıştım. Hayatıma en ihtiyacım olan zamanda girivermişti. Tereddütte kalmıştım o zaman. “Nötr aşıyı niyet etsem mi etmesem mi?” diye. 
Evet, bir kere ettin mi; İşin değişiyor, çevren değişiyor, evliysen eşinden ayrıla biliyorsun. Hayatının temel taşları alt üst olabiliyor. Aslında güvenli limanından çıkıp açık denizlere gitmeye karar vermek gibi düşünebilirsiniz. Eski enerjiyi serbest bırakma süreci.

Korkmadım desem yalan olur. Ancak değişimi de bir yandan çok istiyordum. Çünkü kazanımları bana çok olacaktı. En önemlisi bu dünyaya ışık yaymak için sevgi ve ışık işçisi olmayı kabul ediyor olmamdı Bu üst değerde bir misyondu ve hayatın bu misyon etrafında şekillenmeye başlayacaktı. Tıpkı sihirli bir değnek gibi.

Çok uzatmayayım. Sihirli sözcüğü yani nötr aşıyı niyet etmeyi, Kryon’un “Bitiş Zamanı” kitabını okurken ani bir kararla söylemiş oldum. Acaba neler olacak diye daha düşünmeye başlarken tam dört gün sonra işyerim değişti!!! Ama tam bir felaket. Çünkü işyerinden bazı egosu yüksek insan varlıları tarafından sürülmüştüm. Sebep sonuçlar sadece bahaneydi aslında benim bu sürecimde. Çok berbat bir durumdu. Dip, dip ve tam bir dip yaptım. Pişman oldum niyet ettiğime. O dönemlerde aldığım ve frekansımı yükselterek beni daha iyi bir yere taşıyan bir zihin eğitim programı dahi, o an için anlamını yitirmişti. Ben de ne güç kalmıştı ne de Kryon. Çok kötü olmuştum.

Bunu kaldıramayacağımı bir an için bu hayatın da hiçbir anlamı olmadığını düşünmeye başlamıştım. Niyetimi iptal etmediğim günüm yoktu diyebilirim. Henüz daha bitmedi… Sonra aniden zaten olumsuzluklar içinde devam ettirmeye çalıştığım evliliğimi sonlandırmaya karar verdim. Çünkü eşimle artık aynı frekansta değildik ve bu da ister istemez uyumsuz bir çift olmamıza neden olmuştu. Çok da özel hayatıma girmeyeceğim. Sonrasında ani şekilde şehir değiştirdim. Mevcut (sürüldüğüm!) işyerimden başka bir iş yerine atama yaptırdım. Tabii bu süreç de sancılı oldu. Tüm bunlar tam bir yıl içinde ve çok hızlı bir şekilde oluyordu.

Sonrasında ne mi oldu? Bir ışık işçisi oldum sanırım. Okuyup araştırdığım bütün kaynakların hepsini kendimde içselleştirmeye çalıştım. Bu arada çevreme ne oldu? Tabii ki değişti. Eski hayatım gerçekten gitmişti. Güvenli limanımda değildim artık. Konforlu alanımdan çıkmıştım. Peki, hedefime ulaşabilmiş miydim? Onu bilmiyorum. Ancak sanırım ulaşılacak bir hedefin olmadığını da anlamıştım. Her zaman AN’da bunu hissettiğimizde ışık işçisi olabildiğimizi fark ettim. Bir diploma yoktu; belki perdenin öbür tarafında Kryon’un dediği gibi. “Mezuniyet öldüğümüzde oluyor” demişti. Göreceğiz bakalım..

Ancak şunu ekleyebilirim. Şu anki hayatımdan çok memnunum. O kadar çok insanın kalbine dokundum ki… Nötr aşıyı niyet etmeden önce yazdığım romanımda bile birçok insana ışık işçiliği yapmışım zaten. Bunun dışında paylaşımlarım ve en önemlisi şu anki çevreme yaydığım pozitif enerji… Şimdi diyeceksiniz ki “Sen hiç mi mutsuz olmuyorsun? Ya da kötü geçen hiç mi bir günün olmuyor?”
Elbette oluyor. Ancak bakış açısı diyoruz ya her zaman. O anda hemen kendime dönmeye çalışıyorum ve “Bu durumdan çıkartmam gereken ders nedir?” diye. “Neyi düzeltmeliyim ki bir daha benzer durumlar yaşamayayım?” diyorum. Bunlarla ilgili aldığım değişik teknik, yöntem ve bilinçaltı temizlikleri ile mevcut sorunumu çözmeye çalışıyorum. Bu da her aşamada farklı derslerimi görmemi sağlayabiliyor. Hala kolay değil ancak imkansız da değil. Yani en azından kurban rolünde olmamayı öğrendim diyebilirim.

Yoksa frekans dönüşümlerimde mutlaka bir boşluk ve duygusal diplerim oluyor. Eh ne yapalım. Her şekilde sorunlara farklı bakış açılarla bakabilmenin tanımı bu sanırım. Duygusal kodlamalarımızdan özgürleştiğimizde her defasında gerçek olan kendimize (özümüze) daha da yakınlaşıyoruz ve ışığımız da, enerjimiz de, frekansımız da değişmeye başlıyor. Sonra mekanizma yine iş başında. Bununla birlikte her dip yapışımın hemen arkasından bir kuantum sıçraması dediğimiz tersi bir durumu yaşıyorum bu sefer. Bu da bonusu oluyor bende. Işık işçiliği serüvenim hala devam ediyor. Bakalım nasıl bir yolculuk olacak? 
Sevgili Kryon, dünyanın manyetik alan enerjisini değiştirmek için ışık işçisi olmama fırsat verdiğin ve en önemlisi kendimi bulma yolculuğuma rehberlik ettiğin için sana teşekkür etmeden yazımı bitirmek istemiyorum. İyiki karşıma çıktın ve iyiki varsın…? ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM…ve de öyle oldu…

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın