23 NİSAN 1920; Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. ATATÜRK; “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!” diye açıkladı, o gün, “HAKİMİYETİ MİLLİYE BAYRAMI” oldu ve çocuklara armağan edildi. 1923'te “ÇOCUKLARIN ROZET BAYRAMI”, sonrasında “ÇOCUK BAYRAMI” adını aldı, 1929'da iki bayram birleştirilerek “HAKİMİYETİ MİLLİYE VE ÇOCUK BAYRAMI" oldu... "23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI" Kutlu Olsun! Türk çocukları başta olmak üzere bütün çocuklar daima özgür, güvende ve mutlu yaşasın…

Tarihin 100 Yıllık Sandığı

Merhaba.

Siz kıymetli takipçilerimiz, okurlarımız için bir yakın tarih; “Milli Mücadele ve Cumhuriyet Tarihimiz” güncesi  oluşturmak istedik. Fikir benden çıktı. Bir süreden beri bir e-gazete için bir günce hazırlıyordum. Dolunay dergimiz günlük bir yayın olmadığı için aylık veya haftalık olaylar dökümü yapalım diye planladık. Yazının adını, uzun yıllar TRT’de prodüktörlük ve yayın yöneticiliği yapmış, çok sayıda programa ad koymuş olan Ufuk Hocam koydu ve böyle bir girizgahla özgün hale getirmemi istedi.. Uzun yıllar bir gazeteye kadın sayfası hazırlamış olan Yazı İşleri Sorumlusu Şerife Hanım da bu görüşe katıldı, ekip ruhu ve çalışmasıyla bu yazı dizisini şekillendirmiş olduk.

Bilindiği gibi tarih önemli bir hazinedir. Kıymetli Tarih Danışmanımız Doç. Dr. Meşküre YILMAZ’ın bir sohbetimizde söylediği gibi, “Coğrafya toplumların/milletlerin kaderini belirler, tarih bu kaderi/olayları kaydeder”… Sonraki nesiller ise önceki nesillerin yaşadığı tecrübelerini  öğrenip anlamaya; sonuçlarını, içerdiği dersleri, geleceklerini doğru bir şekilde kurgulamak için değerlendirmeye çalışırlar.

Yaşanmışlıklardan; tarihten, doğru sonuçlar çıkarabilen milletler, dost ve düşmanlarını doğru öğrendiği; kendisine doğru bir hafıza oluşturduğu oranda, gününü ve geleceğini daha doğru kurgular;  vatandaşlar hayatı da daha güzel yaşayabilir, gelişebilir… Yani tarih  bilgi, birikimdir ve gelişmişlik düzeyini de etkiler...

Nasıl ki kıymetli eşya doğru muhafaza edildiğinde özelliğini koruyarak değer kazanırsa, kıymetli tarihi bilgiler de doğru kaynaklardaki kayıtlarıyla değerin korur, nesillerin ufkunu açar…

Savaşlar genellikle ordular arasında yapılır diye düşünülür ancak savaşan devletlerin halkları da az ya da çok fiilen savaşmak zorunda kalırlar. Türk Kurtuluş Savaşı ise; Türk Milletnin topyekün  savaşmak zorunda kaldığı bir savaş; milli mücadele tarihimizdir.

Onu yaşayanlar ve büyük bölümü yitirilen o nesil açısından, kazanılması gereken bir hayat-memat meselesi olarak yaşanıp bitmişti. Sonraki nesiller ise; ilk nesil, onları birinci ağızdan dinleyerek, sonraki nesil hem dinleyip hem okuyarak öğrendi. Y ve Z kuşağı denilen teknoloji nesli ise olayları okuyarak, daha çok da araştırarak -bizim dergimizi de hemen bulabilecekleri- internet ağırlıklı bilgilerle anlamaya çalışıyor. Yaşları şu an 50 ve üzeri olanlar da kısmen interneti ilk kaynak olarak kullanıyor. Bunun için dergimizi iyi donatmamız gerekiyor…

Tarih sandığımızı karıştırdıkça, iyi ilişkiler, iyi yaşamak düşüncesiyle hafızamızın derinliklerine gönderdiğimiz bilgiler hayat bulur. Sandıktaki fotoğraf ve filmler kamuya açıldıkça pek çok güçlü devletin bizim  vatanımızda nasıl cirit attığı* görüntüleriyle ortaya çıktı. O dönem, entrikaların, maceraların bol olduğu bir tarih sayfasıdır ama konuları filmlere, dizlere taşınıncaya kadar pek  çok kişi onları bilmiyorduk.

Öte yandan; ‘sandık’ denilince akla, tahta olanı gelir ki; kaynağı ağaçtır…  kullanılmaya başlandığı tarihi geçmişi, hikayesi  ise, muhtemelen insanın ağacı kesip yontmayı, alet(ler)e dönüştürmeyi başardığı, kap-kacak haline getirebildiği en eski tarihe kadar dayanır. Kendisi ve ailesi için gerekli, yararlı şeyleri koruma, derli-toplu tutma aracı yapmayı keşfetmiştir sonraları… Bilahare; göçebe veya yerleşik hayatta özel alan anlamı yüklenmiş ve bu süreçte; toplumsal bir meta, ürün halini almıştır. Derken sıradan görümlü ama işlevsel, telli, bölmeli, raflı  mutfak dolaplarına yenik düştü sandık. Bir süre sonra kilerden de çıkarıldı… Ardından dış görünüşü de cazipleşen modern dolaplar girdi hayatımıza… Rekabet etme şansı her geçen gün biraz daha azaldı.. 

Sandık, şekil değiştirerek dolaba, dolaplar farklı şekillere bürünse de; daima kıymetli ve özel şeyleri barındırmaya, korumaya devam etti, bundan sonra da devam edecek..İşte eskiyi yeniyle buluşturan, daha da özelleştirip koruyan ve geleceğe taşıyan  da bu sadık.. Savaşı barışıyla, yokluğu varlığıyla, eskiyi yeniyle birleştirdiğimizde tarihin; yaşanmışlıkların anlamı artıyor, tarih derse dönüşüyor.. Paha biçilemez hatıraların sandığı açılıyor… 

Yıl 1920…

Temmuz Hatıraları…

Maşallah, diyesi geliyor insanın… Boş gün yok!  Bütün yurtta yabancı baskıları, belde belde kuşatılma, güç toplayabilmek için geri çekilmeler devam ediyor. Bir “ateşkes” çağrısı var, evlere şenlik; kime, niye, nasıl, belli değil…

2 TEMMUZ 1920

*Balıkesir iline bağlı Manyas, Susurluk, Gönen ve Kirmasti; Bursa iline bağlı  Karacabey,  Çanakkale iline bağlı Ayvacık, Bayramiç, Ezine işgal edildi.

* İşgale karşı Denizli halkı da içerilere göçmeyi sürdürdü.

*Ermeniler, Doğu’da Bardız bölgesine saldırdılar.

*Ankara Hükumetinin bildirisinde, işgal devletlerinin ateşkes söylemlerine karşılık olarak; “Bir milletin kutsal ve temiz nesi varsa saldırdıktan sonra ateşkes hükümlerinden söz edilmesi, adalet ve insanlıkla alay etmektir.” cümlesi yer aldı.

*Sovyet Dış işleri Halk Komiseri Georgi Vasiliyeviç ÇİÇERİN, Halil Paşa aracılığı ile Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği mektupta; “kendi kaderini kendi eliyle tayin etmek isteyen Türk halkına Sovyet Rusya’nın coşkun ve içten(!) sempatilerini iletti, Sovyet işçi ve köylü devletinin emekçi Türk halkına kardeş elini uzattığını bildirdi”(!)

*Urfa’ya bağlı Akçakale, Fransız işgalinden kurtarıldı.

3 TEMMUZ 1920

*Denizli’nin Nazilli ilçesi ve  Manisa’nın Salihli ilçesi, Yunan güçlerinin eline geçti.

*İstanbul Boğaziçi’nde Beykoz bölgesi, Yunanlılar tarafından işgal edildi.

*Yunan ordusunda görevli bir teğmenin yakınına yazdığı mektupta; “Kemal milli teşkilatının eski merkezi Balıkesir’den yazıyorum. Ordumuz, zaferden zafere uçuyor. Yunanistan’a bu kadar şeref ve zaferler temin etmiş olan Kemal’e aferin!”(!) diye yazdı.

*Genelkurmay Başkanı İsmet Bey, Yozgat’ta bulunan Kuvva-ı Milliyeci Çerkez Ethem Beye çektiği telgrafta, düşmanın iki cephede ilerlediğini, yazdı.

*Düşman ilerlemesi karşısında ne gibi tedbirler alındığını soran bir önerge üzerine Meclis’in gizli oturumunda bir konuşma yapan Mustafa Kemal Paşa, “…Batı’daki 1 500-3500 kişilik ordunun 1000 kilometrelik cepheyi savunamadığını, gerilla savaşı verildiğini söyledi. Bolşevik olmayacaklarını, ancak Bolşeviklerle birlik olunacağını anlatan Mustafa Kemal, silah ve cephane olmadığı için genel seferberlik ilan edemediklerini, Türkiye’de milletlerin kendi kaderlerini tayin sorunu olmadığını, buna rağmen  Türk, Kürt, Laz, Çerkez gibi İslam milletlerinin gönüllü bir birlik içinde bulunduğunu da söyledi.

*Amasya’nın doğusundaki Ezine Pazar bucağında 200 kadar isyancı, milli kuvvetlere asker vermeyeceklerini, şeriatçılara katılacaklarını açıkladı ve gelen geçenlere saldırmaya başladılar.

*Adana milli güçler sözcüsü, Ermenilerden şikayetler bildirdi.

 4 TEMMUZ 1920

*Çanakkale’ye bağlı Biga, Ayvacık, Ezine, Lapseki, Bayramiç’te Türkiye’nin egemenliği sona erdi. Batı Cephesi *Fransızlar Adana’da sıkıyönetim ilan ettiler.

*Meclisin gizli oturumunda ülkenin savunma kaynakları ve araçları tartışıldı.

*Ankara’ya çekilen telde, Denizli gençliğinin son kişiye kadar canını feda etmeye an içtiği bildirildi. *Denizli’de mitingler düzenlendi. Denizli Milli Kurulu, herkesin hayatını ve namusunu koruma endişesiyle çırpındığı böyle bir zamanda, kahvelerde oyun oynatılmamasını ve çalgı çalınmamasını ihtar etti.

100 YIL ÖNCE 5 TEMMUZ… 

*Bursa’da panik başladı.

*AÇIKSÖZ gazetesi, Padişah  hazretlerinin tahta çıkışı, 3. Yıldönümü kutladı.

*Denizli Milli Kurulu Başkanı Müftü Ahmet Ali Efe’ye Denizli’ye gelmesi ve Rum erkeklerini şehirden çıkarması için haber gönderdi.

*Sökeli Ali Efe’nin  Rum erkeklerini sevk ederken öldürülmesi üzerine Denizli’ye gelen Demirci Mehmet Efe  ve çetesi,  şehri yağmaladılar.

*Meclis’in gizli oturumunda orduyu iyileştirmek ve kaçak olaylarını önlemek için çareler tartışıldı. Kuvayı Milliye’nin ordu düzenine sokulması gibi konular üzerinde duruldu.

*İngiliz Hükümeti Doğu Trakya’yı işgale karar verdi.

*Bir Türk birliği, Doğubeyazıt’tan Nahcivan’a geldi.

*Fransızlar Birecik’i boşalttılar (Ünler: 65).

* Tokat Mebusu Nazım Bey, Eskişehir’den Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği telgrafta, birçok subayın İstanbul’dan kaçarak Eskişehir’e geldiğini, bunların Ankara’da görev almak istediklerini haber verdi.

*Alemdar gazetesi; Kuvayı Gayri Milliye’ dedi…

0 6 TEMMUZ 1920

*İngilizler İzmit’i işgal altına aldılar, Yunan ilerlemesini kolaylaştırmak için Gemlik körfezine asker çıkardı.

*TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, Bursa Valisi Hacim Muhittin Bey’e şehrin kaybedilme ihtimaline karşı para ve değerli belgelerin Bursa’da bırakılmamasını emretti.

*Adana Cephesinde, Fransızlarla çarpışmalar oldu.

*İslahiye, Milli Kuvvetler tarafından kurtlandı.

*Refet Bey, Zile’de halka yayımladığı bildiride, genel af çıkarıldığını, eldeki silahlan ve çalınmış eşyanın 24 saat içinde teslim edilmesini bildirdi.

*Trakya’da: Birinci Kolordu Komutanı Muhittin Bey, birliklerine yeni bir savunma planı uyguladı.

*Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde mebuslar, Hilafet ve Saltanatın, vatan ve milletin kurtuluşundan ve bağımsızlığından başka amaç gütmeyeceklerine yemin etmeyi kararlaştırdılar.

*Samsun Metropolitliği’nden Erbaa Rumlarına 10.ooo lira geldi.

*İngilizlerin İstanbul karargâhından askeri haber alma başkanlığına bildirildiğine göre, Ankara’daki önderler arasında ayrılık baş göstermiş bulunuyor.

*Alemdar: gazetesi; “Hareket- i Milliyeci maskaraların foyaları meydana çıktı. Hükumet, bu “sergüzeştçi derbederler”in hadleri, kuvvetle ve siyasetle bildirmelidir.” Diye yazdı.

7 TEMMUZ 1920…

*Balıkesir’e bağlı İvrindi ve Balya ilçeleri Yunan Ege Tümeni’nin eline geçti.

*Bakanlar Kumlu Bursa’nın boşaltılmasına karar verdi.

*Mustafa Kemal, Yunan işgaline karşı İngilizlerden ve Fransızlardan yardım istemenin “ihanet-i harbiye”ye göre cezalandırılacağını, hatırlattı.

*Batı Cephesi Komutanlığı’na Yenişehir- İnegöl hattının savunulmasını emredildi.

*Ankara, Oltu’dan çekilmeleri için Ermenilere kesin süreli bir nota verdi.

*Tokat’ta, panik devam etti.

*İleri gazetesi; Balıkesir muhacirlerinin acıklı durumunu yazdı.

* Alemdar gazetesi; Kuvayı Milliye, tam anlamıyla iflas etmiştir diye yazdı.

*The New York Times; milliyetçi hareketin iki hafta içinde çökeceğini yazdı.

 

(*) cirit atmak; halk arasında istenmeyen unsurların çok olmasını  ifade etmek için kullanılan bir deyiş, bir deyimdir.

NOT: Yazı dizimiz haftalık olarak devam edecektir.

 

Kaynaklar:

 

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın