GENCE’YE FÜZE, HATAY ’A, MARAŞ ‘A KİBRİT…
Vuran yakan aynı safta,
Vurulan canımız, yanan ciğerimiz.
Askerinin karşısına çıkamayan, sivili vuruyor.
Çoluk çocuğu, kadını, yaşlıyı savunmasız insanları…
Topu tüfeğine mühimmatına ulaşamayan, ormanını kundaklıyor. Ateşin çocukları diyor onlara isim babaları.
Sorsan barış yanlıları.
“Bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşcesine” .
Sözde tabi bu hayat hakkı yok ne ormana ne kardeşe.
“ASALA-PKK” iki kardeş el ele.
***
Gence güzel şehir… Tarih ve yeşil içi içe.
Diyordu ya Ozan Arif merhum;
“Bakü’de düğümü çözer gibiyim
Sanki İstanbul’da gezer gibiyim” diye.
Anadolu’nun bir şehrinde gezer gibisin
Kars’ta, Iğdır’da, Ardahan’aymışsın sanki.
İnsanı da ona göre, sıcak, samimi.
Davet almıştık iki saat bile geçmemişken tanışıklığımızın üzerinden. Mesire yeri varmış yakında. Yazın gelin davar keserim size demişlerdi bize.
Şehir turu yapıyorduk otobüsle.
Açıklamada bulunuyordu rehberimiz ön koltukta.
“İndi gabağımızdaki Ermeni Gebristanıdı. Övvel çoh Ermeni yaşıyirdi munda. İndi bi dene bulamazsın ki kafasını kopartasan”
Hocalı soykırımının izleri tazeydi henüz.
Yıl geçmemişti üzerinden. O psikoloji içindeydi halk. Hangi tecrübelerdi daha bunları söyleten kim bilir.
Sözü vardı herkesin “Ermeni” denilince.
Türk’ün coğrafyası hareketli yine bu günlerde…
Suriye’de, Ege’de, Akdeniz’de, Libya’da, Doğu Türkistan’da, Karabağ’da, Kıbrıs’ta…
Karabağ, Maraş hangi dilden, ona baksalar bile belli olacak hak sahibi ama nerede o bakış.
Karabağ konuşuluyormuş Moskova’da, uluslararası Ermenistan-Azerbaycan heyetleri arasında. “Karabağ Ermeni toprağıdır diyormuş” karşı taraf. Bir fıkra anlatacağım demiş. Azerbaycan yetkilisi
“Gençken bin gün Karabağ toprağında akan dereye girdim yüzdüm. Çıktım ki elbiselerim yok. Ermeni gençleri çalmışlar…”
Ermeni delegasyonundan birisi fırlamış ayağa;
Yalan o zaman orada Ermeni yoktu”
“E men de onı deyirem” demiş bizimki.
Azerbaycan askerini Karabağ’da karşılayan yaşlı Ermeni kadını da onu diyor işte;“Hoş geldiniz evinize”
Allah’ söyletecek biz söyleteceğiz onun yardımıyla. Hak teslim edilecek sahibine. Danışarak (konuşma) olmuyorsa vuruşarak. Türk vuruşarak var olmuştur tarihte
Azerbaycan Türk’ü Kafkas İslam ordusunu, Nuri Paşayı unutmamıştır. Onun mahnısını çığırır asır geçti üzerinden.
Kardeşidir Çırpınırdın karedeniz türküsünün “laleler”.
***
Yazın evvelinde Gence çölünde
Çıhıblar yene de dize lâleler
Yağışdan ıslanan yaprağlarını
Seripler dereye düze lâleler
***
Meylim üzündeki gara haldadır
Hicranın elacı ilk vüsaldadır
Ne vahdır aşığın (Bakü’nün) gözü yoldadır
Bir gonağ gelesiz bize lâleler, bize laleler
Askerin başındaki fesi sembolize eder laleler.
Vefalı Türk askeridir orada ifade edilen
İcabet etmiştir Mehmetçik o davete. Kayıtsız kalmamış koymamıştır gözünü yolda çaresizlerin. Koymayacaktır bugün de…
Tebdili kıyafet edip gezintiye çıkan padişahın gözüne tarlasına sürmekte olan bir çiftçi ilişir. Yatan öküz dururken ayaktakini kırbaçlamaktadır. Varır yanına sorar ona;
“Adalet mi şimdi, yatan öküz duruyor ayaktakini cezalandırıyorsun sen”.
Yatan o da, aklı veren ayaktaki bey” diye cevap verir köylü.
Ermenistan ipi başkasının elinde olmayan devlet
Köpeği de tanıyoruz sahibini de.
Birden çok sahibi var. Okuşturuluyor (ileri sürülmek anlamında) paçamızdan tutuyorlar zoru görünce de kaçıyorlar.
Tarihe geçti İlham Aliyev’in sözü;
“İti kovan kimi kovuyoruz onları, iti kovan kimi..”
Ariftir Anadolu insanı, yatanı da bilir, yatıranı da…
Kenarda göründüğü halde esasta meselenin ortasındakileri de. Rusya- ABD- Fransa neyse de şu İran’a ne demeli ya. Sözüm ona.
Allah yardımcısı olsun milletimizin.
Adriyatik’ten Çin’e, Sibirya’dan Yemen’e…
Bugünlerde gözümüz Karabağ’da.
Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez.
Çıkılan yoldan dönülmez.
Müjdesini beklediğimiz yerler var daha.
Şuşa, Ağdam, Kelbecer, Lâçin.
Bir santimi kalmamalı, kurtarılmalı işgalden
Kerkük Türkümüzde dendiği gibi tam da…
“Bir garip mezar olsun, kalmasın yâd elinde”.
Osman ERENALP
Ankara 13 Ekim 2020