Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

İRAN  DOST MU?

İRAN  DOST MU?
    “Kalbimiz Bakü’de Attı”  yazımızda demiştik, bizi  o meydanda  dikkatle izleyenler var, diye.  İran’ı da saymıştık  aralarında. Nitekim üzerinden bir gün geçmedi,  Cumhurbaşkanımızın  konuşmasından rahatsızlıklarını dile getirdiler.
“Arası Ayırdılar…” türküsünden alıntı vardı Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında:
“Aras’ı ayırdılar,
Mil ile doldurdular.
Men senden ayrılmazdım,
Zor ile ayırdılar.
Ay Lâçin, can Lâçin,
Men sene kurban Lâçin”
İran’ın toprak bütünlüğüne saldırı saymışlar  bunu. Türkünün gücü bu işte. Kurşun tesiri yapıyor yeri geliyor…
 Tahran Büyükelçimizi çağırmış, izahat istemişler bu konuda. “Yeni Osmanlıcılık” emeli,  “yayılmacılık” İsrail ile işbirliği yaptığımıza varıncaya kadar sözler  edilmiş hakkımızda.  Neyse ki Dışişleri Bakanımız görüşmüş konuyu. Düşündükleri gibi olmadığı anlatılmış kendilerine, kapanmış görünüyor şimdilik mesele.
Kapansa da ayağına kurşun sıkmış oldu İran bununla… Uyuyan aslanını uyandırdı durup dururken. “Azerbaycan bir olsun, istemeyen kör olsun!” nidaları karıştı aynı günün akşamı Tebriz semalarına. Görüntüler sosyal ağlara düştü. Yürüyüşler düzenlendi gündüzüne…
Bir türkü sözü sebep oldu buna.
Aras Nehri, İran’ın Erdebil ve Doğu Azerbaycan vilayetlerinden de geçen bir sınır nehridir. İran, Türkiye dışında en çok Türk nüfusun yaşadığı ülke. İran ve Rusya’nın kağıt üzerinde bölmesiyle Azerbaycan’ın güney kesimi Iran’da kalır ve Güney Azerbaycan’da İran nüfusunun yarısına yakını kadar Türk yaşamaktadır. Korkuları boşuna değil  o yüzden. Nem kapıyorlar hemen havadan.
İki türkümüz var ki –mahnı deniyor ona Azerbaycan’da-  tanıtımı olmamıştı hiç bu kadar.
“Çırpınırdın Karadeniz” ve  “Laleler”.   Her ortamda konuşuldu, yazılış-yakılış hikâyeleri anlatıldı günlerce. Bilmeyenler de bilmiş oldu.
 “Düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın”  diyor ya şair. Ermenistan sağlamış oldu bunu.
“Aras” türküsü  gerisinde kalmıştı  onların.  İran sağladı onu da. Üçünde de aynı niyet, aynı arzu. “Türkü üç, arzu bir” başlıklı yazımda anlatmıştım bunu.
Neden ikiye bölündü Azerbaycan?
Kim  soktu araya Aras’ı, hikâyesi uzun. (*)
10 Şubat 1828 tarihinde bir anlaşma yapıldı Tebriz’in Türkmençay Köyünde.  Sınır sayıldı o anlaşmada Aras. Hasretin adıdır  o gün bu gün o yüzden. Ciltlere sığmaz onun üzerine yazılan.
Asırlardır bakar durur,  hasretini çeker  aynı   milletin evlatları birbirinin, asırlardır bu yüzden.
1991 yılında SSCB dağılınca köprü yapıldı Dilucu Sınır Kapısına. Bağlantı kuruldu ilk kez  Iğdır Nahcivan arasında. Süleyman Demirel ile  Haydar Aliyev yaptı  açılışını. “Hasret köprüsü” dendi adına da.
“Hasret Koridorunda” şimdi sıra.   Zengezur’a açılacak  inşallah o koridor.
Buna ne diyecek bakalım komşu ve de Müslüman ülke İran!
Kaldırılacak, asırlardır adının önüne “hasret” konulan çok setler, çok bentler var daha.. Turana giden yola.
“Dere yatağında akar” demiş atalar.
“İran-Ermenistan-Rusya” işbirliği ile  yıllardır tersine akıtılmaya çalışılıyor  o dere.
İran için “Türkün köprüsünü yıkandır!”  demişti Elçibey merhum.
Nahcivan Bakü’ye hasret, Bakü Tebriz’e.
Engel ikisine de İran.
Güya komşuyuz,  güya Müslüman…
Kitap yazmış önceki bir kültür bakanımız Namık Kemal Zeybek “İran Dost Mu” diye.
“Dost değil kardeş” deniyor kitapta ama kardeş olan halklar..  Yönetimleri dost olmadı hiçbir zaman bize.
Bir türküden bile nem kapmalarından belli değil mi ki zaten…
Yanlış çizilmişse harita  doğrultur onu birisi gelir günün birinde. “Su akar yolunu bulur” sonunda.
 Bahtiyar Vahapzade  ne de güzel hatırlatmış bunu veciz şekilde:
“Ağalar bilmedi birdir bu toprak.
Tebriz de, Bakü de Azerbaycan’dır…
Bir elin ruhunu, dilini ancak,
Kâğıtlar  üstünde bölmek asandır…
Bir “Toprak bütünlüğü meselesi” olduğu doğrudur. “Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüdür” o mesele.
“Bütöv Azerbaycan” diyorlar kardeşlerimiz ona.
Açıklama istemişler madem  cevapsız kalmasın diye.
  Üç türküyü unutmayacağız bundan böyle de.
 “Çırpınırdın Karadeniz” , “Yazın Evvelinde Gence çölünde” diye başlayan “Laleler”, onlarla birlikte “Aras’ı ayırdılar”…
Hasretimizi  diri tutacak Aras.
Mani olamayacak ona kimse.
“ Türkü” ve “Türkiye”, bu ikisine husumeti olanlar var. Türk geçtiği için içinde, Türk’ü hatırlattığı için belli ki. Başka türlü seviyorum o yüzden bu ikisini.
 Türkülerimizi ve Türkiye’mizi.
Dost olmak, hep öyle kalmak isteriz tabiki.
İran olarak kalmak da var, sonunda viran olmak da…  Takip edecekleri politikalara bağlı o.
 Tercih kendilerinin.  Ankara 14 Aralık  2020
(*)10 Şubat 1828 yılında Türk dünyası tarihinde ağır şartları ve sonuçları olan Türkmençay Anlaşması imzalandı. Anlaşma İngiltere konsolosu McDonald’ın aracılığıyla Tebriz’in Türkmençay köyünde I. Nikolay ve Fetheli Şah arasında imzalandı. Anlaşmayla Rusya ve İran’ın Azerbaycan topraklarının tümünü işgal etmesi süreci bitmiş oldu. Bunun sonucunda kuzey Azerbaycan toprakları Rusya`nın, Güney Azerbaycan toprakları ise İran`ın sömürgesi oldu.
Topraklar arasında Aras Nehri ve Hudaferin köprüsü sınır olarak belirlendi. Fakat yıllarca bu sınırların kapalı tutulmasıyla kimse diğer tarafa geçemedi.
Yıllarca hem Güney hem de Kuzey Azerbaycan`da vatan hasreti duyan insanlar  teselliyi şiirler yazmakta, besteler yapmakta buldular.
15 maddeden oluşan anlaşmanın her maddesi Azerbaycan için çok ağır sonuçlar getirdi.
Ermenilerin İran’dan Güney Kafkasya topraklarına göç etmesine Rusya İmparatorluğu tarafından izin verilmesi yüzyıllar sonra bile halledilemeyecek sorunlara neden oldu. Rusya’nın Ermenileri bu topraklara yerleştirmesindeki maksat kendisine destek çıkacak Hristiyan güçler yaratmasıydı.
Yeni işgal edilmiş İrevan ve Nahcivan Hanlıklarının toprakları “Ermeni vilayetleri” ilan edildi. Anlaşmanın şartları Ermenilerin Kafkasya topraklarında kök salmasıyla sonuçlandı.
Bazı tarihçiler Ermenileri Türkmençay’ın evlatları olarak adlandırmaktalar.
 Çünkü bu anlaşmadan önce Ermenilerin çoğunlukla yaşadığı coğrafya neredeyse yoktu.
Rusya İmparatorluğunda Çara karşı Bolşevik isyanlarına kadar Güney ve Kuzey Azerbaycan toprakları, sınırları kapalı tutulmak üzere işgal altında kaldı.
28 Mayıs 1918 yılında kuzeyde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Kuzey Azerbaycan toprakları44r bağımsızlığını ilan etti. Fakat iki yıl sonra Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin toprakları Bolşevik güçleri tarafından işgal edildi. Kuzey Azerbaycan toprakları ancak yıllar sonra 18 Ekim 1991 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti ismiyle bağımsız oldu.
Güney Azerbaycan’da ise birkaç kez bağımsızlık mücadelesi yapılmasına, hatta 1920 yılında “Azadistan Devleti’nin” ilan edilmesine rağmen bu topraklar sömürge olarak kalmaya devam etti. (Alıntı Nigar SAMADLİ)

Osman ERENALP

1957 Diyarbakır ili Çüngüş ilçesi doğumlu. Kırşehir Öğretmen Okulu, Ankara ilahiyat Fakültesi ve Gazi Eğitim Fakültesi Egitim yonetimi bölümü mezunu. ilköğretim, ortaöğretimde, değişik kademelerde öğretmenlik ve yöneticilikler yaptı. 25 yıllık Milli Eğitim Müfettişi. 45 yıllık hizmeti var. Halen görevde. 20 yıldan bu yana bir yerel gazete ve çeşitli yayın organlarında köşe yazıları yazmaktadır.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın