23 NİSAN 1920; Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. ATATÜRK; “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!” diye açıkladı, o gün, “HAKİMİYETİ MİLLİYE BAYRAMI” oldu ve çocuklara armağan edildi. 1923'te “ÇOCUKLARIN ROZET BAYRAMI”, sonrasında “ÇOCUK BAYRAMI” adını aldı, 1929'da iki bayram birleştirilerek “HAKİMİYETİ MİLLİYE VE ÇOCUK BAYRAMI" oldu... "23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI" Kutlu Olsun! Türk çocukları başta olmak üzere bütün çocuklar daima özgür, güvende ve mutlu yaşasın…

KADIN KADININ ŞİFASI OLSUN

 

Sevgili Kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar günümüz kutlu olsun.
Her ne kadar bazı kesimler ortaya çıkış nedenine ve tarihine atıfta bulunarak bu günü her kadının değil, emekçi kadınların günü kabul etse de bugün hepimizin. Çünkü evde, işte, okulda emekçi olmayan kadın yoktur.

Tarihi demişken; 8 Mart 1857’de New York’da 40000 kadın dokuma işçisi eşit işe eşit ücret, çalışma saatlerinde azalma ve doğum izni hakkı istemiyle greve başlıyor. Grev esnasında fabrikada yangın çıkıyor, içeride kilitli kalan 129 kadın yanarak ölüyor. Birleşmiş Milletler bu acı olayın meydana geldiği 8 Mart’ı, 1977’de, Dünya Emekçi Kadınlar Günü kabul ediyor. Ancak, zamanla dünyada ‘kadınlar günü’ olarak kutlanmaya başlanıyor.
Tabii sadece bir gün değil, her gün kadınların günü olmalıdır. Çünkü kadın toplumun yarısı, diğer yarısını da yetiştirendir. Dahası Atatürk’ün söylediği gibi; “ Dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”

Bu dikkatlerin kadınlarda olduğu tek güne dönecek olursak; bilhassa ülkemizde kadınların gelecekleri ile ilgili ciddi endişeleri vardır. Bunlardan en önemlisi; en temel hak olan yaşam hakkıdır. Üzülerek söylemeliyim ki, 2023 yılında 248 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Eşlerini, sevgililerini öldürenleri artık hepiniz biliyorsunuz. Fakat bunların da ötesinde sayıları 13 milyonu aşan kaçak sığınmacılar, istihbarat elemanları ya da uluslararası terör örgütleri ajanları nedeniyle günümüzde ülkemizde biz kadınlar rahat değiliz. Hele karanlık çöktükten sonra yaşanan tedirginlik.. Bırakın sosyal hayatı, kadınlar işlerinden evlerine güvenli bir şekilde ulaşamamaktan endişe duyuyorlar.
İnsanların kendisini  sürekli tedirgin ve tetikte hissetmesi oldukça zor bir durum olsa gerek…

Çalışma koşulları ve diğer hukuki konularını düzenlenmesini yetkililere, uzmanlarına bırakıyoruz…

Bilgi teknolojilerinin gelişmesi sayesinde edindiğimiz haberlerden, araştırmalardan anlıyoruz ki; kadın olmak sadece ülkemizde değil, dünyada da zorlu şartlar altında yaşamak demek. Görüntümüz, davranışlarımız, kişiliğimiz, kıyafetlerimiz bazı erkekler için hep  takılma, sorgulama, baskılama, şiddet konusu olabiliyor, Ancak kadına şiddet sadece erkeklerden gelmiyor; her türlü şiddet kadınlardan da geliyor.

Halbuki biz birbirimizle aynı tarafta olmalıyız, birimiz terfi aldığında ya da daha iyi bir şeye kavuştuğunda, mutlu olduğunda içten tebrik edebilmeliyiz. Mutlulukları paylaşabilmeli, her türlü yaramıza sargı bezi olabilmeliyiz. Güçlendiğimiz zaman yakınlarımızdan başlayarak hemcinslerimizi unutmamalı, onları da yapabilmeleri için teşvik etmeli, onurlandırmalıyız. Karşılaştığımız problemler yeterince zorlarken, onları aşmak için önce biz bize sahip çıkmalıyız. Önce kadın kadının şifası olmalı…

8 Mart vesile olsun; gelin birbirimizi yükseltecek, güçlendirecek bir döngü yaratalım. Bu döngüye bizbize değil, toplumun diğer yarısı olan erkekleri de dahil edelim. Çünkü toplumsal sorunlar ancak bir ve bütün olunursa çözülebilir. Değişimi birlikte yaratalım.

Sevgi ve şifa İle…

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın