23 NİSAN 1920; Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. ATATÜRK; “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!” diye açıkladı, o gün, “HAKİMİYETİ MİLLİYE BAYRAMI” oldu ve çocuklara armağan edildi. 1923'te “ÇOCUKLARIN ROZET BAYRAMI”, sonrasında “ÇOCUK BAYRAMI” adını aldı, 1929'da iki bayram birleştirilerek “HAKİMİYETİ MİLLİYE VE ÇOCUK BAYRAMI" oldu... "23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI" Kutlu Olsun! Türk çocukları başta olmak üzere bütün çocuklar daima özgür, güvende ve mutlu yaşasın…

Geç Anne Olmak

Ellinci yaşımın baharıydı, hamile olduğumu öğrenince inanamamıştım, düşüp bayılacaktım az daha… Ve o yılın kışında, kucağımda biri kız diğeri erkek ikiz çocukla evimin merdivenlerini çıkarken sevgi, merhamet, şefkat, biraz da endişe… Erken doğsalar da, sağlıklı iki bebekle, uykusuz ama bir o kadar da anlamlı geceler. Hayat vermenin dayanılmaz güzelliği.
Hayat vermek ne büyük bir erdemmiş meğer. Ve zamanla gelişen annelik duygusu. Kadın hangi yaşta anne olursa olsun annedir. Sevmek, beslemek, verebileceğin ne varsa hepsini vermek. Anne olmak büyük bir özveriyi sürekli üzerinde taşımaktır.
Ben de her kadın gibi anneliğin ve doğumun olması gereken yaşta gerçekleşmesini çok isterdim, ama biraz kariyer hırsı biraz da geciken evlilik kararı… “Çocuğumun ilerleyen yaşlarını göremezsem” veya “Çok yaşlanır da ona enerji olarak yetişemezsem” , “ Acaba büyüdüklerinde “yaşlı annemiz var diye utanırlar mı?” gibi… pek çok endişeyi taşımak…
Doğurmak, hayat vermek büyük bir mucize, Allah’ın lütfu! Çok farklı ve özel bir duygu… Doğum tüm hücreleri yenileyen, yeniden bir doğuş gibi…
50 yaşına kadar çocuklu bir dünyayı bilmiyorsunuz. Bir anda 50 yaşında hayatınızın odağına yerleşiveren iki çocuk var, evde yaş ortalaması birden 25’e inmiş. Bu olguyla birlikte sizde gençleşiyorsunuz.
Ayrıca, doğumla birlikte cildiniz güzelleşiyor, üzerinize bir hoşluk hali geliyor. Bu da psikolojinizi iyileştiriyor. Hatta şansım olsaydı yine doğum yapmak isterdim. Anneliği tatmak isteyen tüm kadınlar hangi yaşta olurlarsa olsunlar fırsatı kaçırmasınlar. Artık tıp çok gelişti ve çok farklı yolları var.
Çocuklar enerjinizi de artırıyor. Sabah kalkardım; “ah” bacağım ağrıyor, belim tutmuyor” falan derdim. Şimdi çocuklarımın bana ihtiyacı var duygusuyla ayaklandığım için ne ağrım kalıyor ne de başka bir olumsuzluk. Bu da insanı daha diri ve genç tutuyor. Ayrıca metabolik rahatsızlıkların hiç biri kalmıyor.
Eğitimli genç anneler daha çok meslekleriyle, kariyerleriyle uğraşıyor. Ama ileri yaşlarda kadınlar kariyerlerini planlamış ve büyük ölçüde gerçekleştirmiş ya da hayata yükledikleri anlam farklılaşmış ve yaşamlarını rayına oturtmuş oluyor. Çocuk olunca da hayatın
oradan sonrası anneliğe kalıyor…
Bununla birlikte ülkemizde(TÜİK’e göre) evlilik yaş ortalaması, 2015 yılı itibariyle 23.9 yaş civarında olmuş. Bu oran Batı Marmara ve Trakya bölgesi ağırlıklı olmak üzere biraz daha yükselmişse de büyükşehir ortalaması da sadece 25.1 yaş civarında. Oysa şimdi ben 60, çocuklarım 10 yaşındalar. Bana “anneanne misiniz babaanne mi” diye soranlara “anneleriyim” diye cevap verince benden özür diliyorlar. Evlilikleri ve/veya çocuk düşünceleri gecikmiş, çocuk sahibi olmak isteyen pek çok hanıma moral veriyor, umut ışığı oluyorum

Şerife Birer

ODTÜ Elektrik Mühendisliği mezunu,Türk Telekomünikasyon A.Ş. de 28 yıl çalıştıktan sonra, 2011 de emekli oldu. Siyaset, medya tasarımları ve sosyal medya aktiviteleri, proje-planlama işleri ile uğraşmaktadır. Kadın kuruluşları başta olmak üzere çeşitli STK'nda aktif üyelikleri bulunmaktadır. Günlük bir gazetede kadın ve sağlık sayfası hazırlıyor.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın