Fotoğraf- Dursun Ali Sarıkoç
Aklımın bir köşesinde çalıyor;
“o kırlangıç da mı küs bana” melodisi takılmış bir plak gibi.
Nereye kime ne sebeple?
Önemli mi? Değil!
Hayattaki her şey gibi.
Gelen bir haber, duyulan bir ezgi,
Gözlerini kapattığında kıyıya vuran dalgalar…
Yaşanmışlıklarla beraber kurulan hayaller…
Hepsi bomboş…
İçini dolduramıyorsun hiçbir karenin.
Bakıp kaldığın, anlam veremediğin öylece duran bir boşluk.
Yazmayacağım diye direnen bir kalem,
Keşke başlasam diyen bir akıl,
Dur diyen bir mantık…
Bu da geçer ya hu. Bu da geçer!
Gençlik, güzellik, sohbetler,
Hastalıklar, acılar, gülüşler, içe akıtılan gözyaşları.
Bu da geçer. Nasıl olsa arkamıza baktığımızda,
Gittiğimiz bir arpa boyu yol değil mi?
Ha bugün ha yarın…
Derken kapıyı çalan beklenen değil de vakit tamam diyen değil mi?..
Öyleyse neyin çabası bu?
Koca bir ömre sığmadıktan sonra hiçbir şey; üç beş anıysa yüreğe ağır gelen,
O kırlangıç da küser sana…
Kaç kaçabilirsen gecenin en karanlığından!
Şafak söker mi, güneş doğar mı?
Göz görüp gönül katlanır mı?
Gökten düşer mi üç elma?
Düşse bana kalır mı?
Peki size?
Siz iyisi mi dinlemeyin, duymayın yüreğinizi yoran ezgileri…