HIDIRELLEZİ BEKLERKEN

Yarım Asır Önce Ankara’da Hıdırellez

wha_hidrellez1

Benim çocukluğumda, bundan 50- 60 sene önce, Ankara Hacet Tepe’deyken Hıdırellez gününü nasıl kutladığımızı sizlerle paylaşmak istedim.

5 Mayıs gecesi Hızır(as) ile İlyas(as)’ın buluştuğu, insanların rahat bir hayat geçirmesi için Allah’a dua ettikleri kabul edilir.

5 mayıs günü bütün mahallenin gelini kızı mahallenin büyüklerinin yanına toplanır. Kuran-ı Kerim okunur, dualar yapılır, bahçeye çekilip bir gül fidanının dibinde kahveler içildikten sonra küçük bir küp getirilirdi. Dilek tutanlar küpün içine kendilerine ait yüzük, küpe, mendil, toka hatta bir taş parçası atarlar. Küpün ağzı kapatılıp gülün dibine konur. Ertesi günü sabahleyin toplanılır, gene Kuran-ı Kerim okunup dua yapıldıktan sonra küpün ağzı açılır ve tören başlar. Mani bilenler bir mani okur. Mani okunduktan sonra küpün içerisinden bir parça çıkarılır. Bu mani o eşya sahibine atfedilir. Eğer mani kendisine uygunsa sevinir değilse üzülürdü. Bu manilerden bir kaç tanesi şöyledir:

Parayı astım dala

Yâri sordum sağa sola

Yarın Hıdırellez

Hepimize mübarek ola

 

Subaşında su taşı

Gümüştendir kurnası

Bugün dilek tutanın

Kabul olur duası

 

Al fistanım var benim

Bedenime dar benim

şu gelenler içinde

Ela gözlü yar benim

 

Ocakta süt pişiyor

Bülbüller ötüşüyor

Eller yârim dedikçe

Yüreğim tutuşuyor

 

Mani benim ezberim

Kan ağlıyor gözlerim

Ben yârimin yolunu

Gece gündüz gözlerim

 

Mani okuma işi bittikten sonra, eline sepetini bıçağını alan Hacettepe koruluğuna ot toplamaya çıkardı. Hacettepe o zamanlar Saman Pazarı’ndan Sıhhiye’ye inen yolun sol tarafı Kurtuluş Parkı’na kadar kocaman bir tepe üzerine kurulmuş bir koruluktu. Koruluğun önünden Dilek Tepe yolu geçer, karşı tarafta da bizim evlerimiz vardı(Sonra oralara Hacettepe Hastaneleri, Tıp Fakültesi ve hemşire yatakhanesi yapıldı) Koruluktan çırnak, dede sakalı, kadı malak, hindiba gibi otlar toplanır, bunlarla bulgur pilavı pişirilirdi. Gene bu otlarla salata yapılır ve ayranla herkese ikram edilirdi. Konu komsu, çoluk çocuk kapışa kapışa yerdik. Nenelerimiz bu otlu pilavı hiç olmazsa senede bir kere yiyenler o sene hasta olmaz derlerdi.

Yemek işi bittikten sonra oyunlar oynanır, uçurtmalar uçurulurdu. Saklambaç, kovalamaca, yakan top, aç kapıyı bezirgan başı gibi oyunlar oynanırdı. Yorulunca oturulur sesi güzel olanlar şarkı türkü söylerdi. En sonunda büyüklerimiz gene bir dua yapar ve bütün bir yılın sağlıklı, mutlu, başarılı ve bereketli geçeceğine inanılırdı.

Allah’ım bütün Türk İslam aleminin Hıdırellez gününü ve önünde gelen tüm günlerini sağlıklı, mutlu ve bereketli geçirmelerini nasip etsin. Dünyaya ve insanlığa güzellikler getirsin.

Süheyla Keskin

1947 yılında Ankara’da doğmuştur. Ankara İlahiyat Fakültesi 1969 mezunudur. 22 yıl Osmaniye’de öğretmenlik ve idarecilik yapmıştır. Emekli olduktan sonra yerel televizyonlarda dini ve milli sohbetler yapmıştır. Ayrıca dergi ve gazetelerde çeşitli konularda halen yazıları yayınlanmaktadır. Masalcılık geleneğinin yavaş yavaş kaybolduğu bu dönemde onları tekrar hayata kazandırmak için küçük yaşlarda babaannesinden dinlediği masalları sizlerle buradan paylaşmak istiyor. İki kız iki erkek dört çocuk annesidir.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın