Romantizm, salt duyguların ağdalı biçimde ifade edilmesi veya bir edebiyat akımı değildir. Son iki yüz yıla damgasını vurmuş siyasi bir dildir. Edebiyatta klasisizme tepki olarak geliştiği gibi, siyasal dil olarak, Aydınlanma’nın akılcılığına karşı tepkiden beslenmiştir. Aydınlanma’nın bu katı ya da yalınkat akılcılığının sadece elitlere hitap ettiği, sıradan insanlara, halka fazla bir şey söylemediği tespitini benimser. Modernleşme ile birlikte büyüsü bozulan varoluşa yeni bir ruh üfleme çabasıdır.
(Ahmet İNSEL, Cumhuriyet Gazetesi)
FED’in (ABD Merkez Bankasının) faiz ile alacağı kararlar tüm dünyada ve ülkemizde nasıl merak ile bekleniyorsa doğal olarak tüm bu politikalara yön veren ABD Başkanlık seçimi de aynı dikkat ile takip ediliyor. ABD için küçük nüanslar dünya için büyük etkilere yol açıyor. ABD başkanının Cumhuriyetçi Partiden seçilmesi ABD politikalarını aşı sağcı-faşist yapmadığı gibi Demokratların kazanması sosyalistlerin-komünistlerin kazandığı anlamına gelmiyor. Her iki partinin iç politikalarında kendi halklarının konforu için farklılıklar söz konusu iken dış politikalarında, ABD menfaatlerini korumada aşırı duyarlı hatta koyu milliyetçi olduklarını söylemek abartılı olmaz.
ABD dünyanın en kuvvetli ekonomisine ve silahlı gücüne sahip, bu rağmen ABD Başkanlık seçimlerinde ikinci kez aynı slogan prim yapıyor;”Make America Great Again” anlamı “Amerikayı Yeniden Muhteşem Yapalım” . Slogan, ilk kullanan Ronald Reagan’a seçim kazandırmıştı; Donald Trump’ın seçimlerden galip çıkacağının bir garantisi olmamakla birlikte başta Newyork olmak üzere birçok eyalette prim yapmış gözüküyor. Amerikan toplumu mevcut durumlarından çok mu şikâyetçi, sokaklara dökülüp iş-aş eylemleri mi yapıyor, yoksa politikanın romantik dilinin hamaset dolu, yeni düşmanlar yaratan etkisinde mi kaldılar?
Şerif Mardin, Türkiye gibi geç modernleşen toplumlarda Romantizmin fikri bir güç oluşturduğunun altını çizer. Hasan Aksakal’ın Türk Politik Kültüründe Romantizm başlıklı kitabında siyasi romantizmi üç ayrı evrede ele alır ve 60lı yıllardan sonra farklı kollara ayrıldığını, Milliyetçi ve faşist romantizmin yanında, muhafazakâr, İslamcı, Kemalist, devrimci, popülist ve hümanist türlerine de işaret eder. Sonuç olarak Politik romantizm, tüm siyasi söylemleri şekillendirdiği özellikle İslamcı-milliyetçi politikaları iktidara taşıyan en önemli ana damarlardan biri olduğu görülmektedir.
Hüseyin Yayman, bir yazısında (Vatan, 26.10.2014), Ahmet Davutoğlu’nu “son tahlilde romantik bir Türk milliyetçisi olarak” tanımlamış, metaforlarla, simgelerle konuşmasına dikkat çekmişti. Davutoğlu, genel başkanlığı kabul ederken, ihya, restorasyon ve inşa simgelerinin çok bol kullanıp, tarihin derinlikleriyle geleceğe yön verildiği, hamaset derecesi zirve yapan bir konuşma yapmıştı. Benzer siyasi kimliğe sahip MHP de Genel Başkanlık seçimleri için ortaya çıkan adaylardan Meral Akşener’in “ülkücü başbakan, ülkücü cumhurbaşkanı” söyleminin kendi seçmen kitlesini etkilediği görülmekle birlikte genel seçmen kitlesinde bir karşılığı var mıdır, zaman gösterecektir…
Hangi söylemle yola çıkılırsa çıkılsın(Romantik ya da akılcı)günümüz dünyasında farklı bir liderlik zekâsına sahip olmak gereklidir. Küresel ekonomide devlet, iş dünyası ve geniş toplum kesimlerinin geleceğini şekillendirmek için gücü paylaştıkları bir dünyada, stratejik etkileşimde bulunmayı sağlayan liderlik kapasitesine sahip olmak gereklidir. Bu liderlik zekası, daha büyük bir sistemin içinde çalıştıklarını kabullenecek kadar sezgi, vizyon ve tevazu sahibi olan liderler içindir. Tüm dünyada benzer niteliklere sahip liderler ve ekipler iş başına gelmekte, dev şirketler ve STK’lar bu niteliklere sahip profesyonellerce yönetilmektedir. Altı doldurulmamış sloganlar, en kolay inanılan yalan en büyük yalandır, sözünden hareket ile kısa vadeli umut avcılığı yapmaya ilişkin tavrın, gelişmiş demokrasiler ve ekonomiler de kabul gören liderlik anlayışında yazık ki yeri yoktur.
