23 NİSAN 1920; Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. ATATÜRK; “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!” diye açıkladı, o gün, “HAKİMİYETİ MİLLİYE BAYRAMI” oldu ve çocuklara armağan edildi. 1923'te “ÇOCUKLARIN ROZET BAYRAMI”, sonrasında “ÇOCUK BAYRAMI” adını aldı, 1929'da iki bayram birleştirilerek “HAKİMİYETİ MİLLİYE VE ÇOCUK BAYRAMI" oldu... "23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI" Kutlu Olsun! Türk çocukları başta olmak üzere bütün çocuklar daima özgür, güvende ve mutlu yaşasın…

TOPLUMSAL HAFIZA, KİMLİK ARAYIŞLARI VE KÜRESEL İŞBİRLİĞİ

toplumsal hafıza

Toplumun temel yapı taşı insanlardır. Farklı coğrafyalarda, farklı yaşam biçimlerinde geçmişin oluşmasına katkıda bulunan insanlar, toplumsal hafızanın oluşum sürecinde algılanan tüm olayları, obje ve nesneleri zihinlerinde canlandırıp bir sembol haline getirirler. Bu sembol, geçmişin bir parçası olarak, zihinlerde yer alır. Toplumsal hafıza, toplumla birlikte hareket eden ve bulunduğu toplumun kültürünü ve özelliklerini taşıyan tüm değerlerdir.

Toplumlar, bu hafıza sayesinde kişilere doğrudan elde edemeyecekleri bilgileri ulaştırırlar. Her toplumun kendine has bir geçmişi vardır. Toplumsal hafıza, kişileri geçmişleriyle irtibata geçirir. Toplumsal hafıza, her toplum için önemlidir, kişilerin kimliğini şekillendirir ve devamını sağlar.

Kimlik dediğimiz ise, toplumu oluşturan insanların tarihi ile şekillenip, gelecek nesillere bozulmadan aktarılmasını, taşınmasını sağlayan ve toplumun gelişim istikametini belirleyen unsurları taşıyan, barındıran ve muhafaza eden duygu, düşünce ve fikirlerdir.

Toplumsal hafıza ve kimlik, bulunduğu toplumu ilgilendiriyor gibi görünse de, günümüzde insanlığı tehdit eden bunalımların tek ilacıdır. Teknolojideki gelişmeler bu bunalımların artmasında en büyük etkenlerden birisidir. Son otuz yılda, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızla gelişen bilişim teknolojisi, bilgiye ulaşmayı çok kolaylaştırmıştır. İletişim alanındaki bu muazzam gelişme ve özellikle İnternet’in ulaştığı nokta, globalleşen dünyamızı küçük bir köy haline getirmiştir.

Kapitalizmin ve serbest piyasa ekonomisinin, tüketimi acımasızca teşvik etmesi, gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde, kontrol edilmesi çok zor toplumsal problemlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bundan sonra, tüm toplumları çok büyük tehlikeler beklemektedir. Yakın gelecekte, birbirleriyle rekabet eden ülkelerin, tüm dünya ülkelerini tehdit eden uluslararası uyuşturucu, terör ve insan kaçakçılığına karşı işbirliğine gitmesi, kaçınılmaz gibi görünmektedir.

Sonuç olarak; Manevi alandaki boşluklar, ahlaki bozulmalar, kimlik arayışları, depresyondan kaynaklı psikolojik sorunlar, sanal ortamlardaki güvenlik açıkları, tüm ülkelerin ortak bir sorunu haline gelmiştir.

 

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın