Yine eğitim diyeceğim çünkü her şeyin başı sonu ona bağlı. Maddi ve manevi nereyi hedefliyorsak kendimizi ve gençlerimizi eğiterek ulaşabiliriz.
Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı gibi Amerika’da da kimsenin işi garanti(!) değil. O yüzden çalışanlar elinden gelenin en iyisini yapmakta yarışıyorlar. Uzun ömürlü oldukları için değil çalışmaktan hiç vazgeçmedikleri ya da vazgeçemedikleri için uzun yaşıyorlar. Okuyorlar sonra gerekirse tekrar dönüp okuyorlar. İstedikleri için değil zaman zaman mecbur oldukları için. Oturdukları yerden şikâyet etmek yerine herkes kendisine uygun olan yolu arıyor.
Sakın yanlış anlamayın Amerika’da okullar bedava değil aksine çok pahalı hem de çok. O yüzden pek çok öğrenci liseyi bitirir bitirmez önce iş bulup okul parası biriktiriyor hatta bazı durumlarda henüz liseden mezun olmadan başlıyor çalışmaya. İtiraz etmeden, isyan etmeden, ailesinin eline bakmadan… Biliyor ki para kazanmak için bir işe ihtiyacı var ve geleceğini güvence altına alabilmek için de diplomaya. Öğrencilerin çalışması kadar doğal bir şey yok burada. Kimse kimseyi pamuklara sarıp sadece okula göndermiyor. Para yollardan toplanmıyor ama para için yollara düşüp o yolları kendin temizliyorsun. 17- 18 yaşındaki çocuklar kendi kazandıklarıyla okul masraflarını karşılıyorlar. Bizimkiler gibi üniversiten mezun olana kadar boş gezip sonra da nasıl bir yerde müdür olurum hesabını yapmıyorlar. Alışık olmadığım için galiba zaman zaman üzülüyorum gencecik çocukların iş avına çıktıklarını görünce ya da iki saatlik uykuyla derse girdiklerinde. Sonra kendilerine güvenlerine bakıyorum. Hepsinin ayakları yere basıyor. Hayaller diyarında değiller. Onların normali bu. Bize yük gelen ya da gururumuza yediremediğimiz işlerde dimdik çalışıyorlar. Gözlerinin içi pırıl pırıl… Emek veriyorlar… Gencecikken paranın nasıl kazanıldığının farkındalar.
Onlara gıptayla bakıyor ve biz neden böyle olamıyoruz diye düşünmeden yapamıyorum. Kendi ayakları üzerinde duran, ne istediğini bilen ve ona ulaşmak için çalışan bir gençlik… Belki de Türkiye’de de ihtiyacımız olan gençlik modeli budur… Belki de çözüm yolu; amaçsızca kopyalanmış özgür gençlik modeli değil de özgürlüğünü elinde tutabilecek bilinçli gençliktir. Kendini, geçmişini ve kültürünü bilen ayakları yere basan bir gençlik… Hedeflerine yılmadan ve körü körüne taklit etmek yerine atalarının yaptığı gibi kendisi taklit edilen bir gençlik…
Atatürk’ün de dediği gibi:
“Türk, övün, çalış, güven… Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”