Can dostum, 46 yıllık arkadaşımla seçimlerden önce konuşurken söz her zaman olduğu üzere vatan, millet ve seçimlere gelmiş, ekonomi ve diğer sorunlar tamam ama iş BEKA meselesi oldu artık ona göre tercih yapacağım mealinde bir cümle kurmuştu.
Bugün yine bir siyasetçinin gevşek ağzından BEKA sözünü duyunca aklıma geliverdi.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde BEKA: Kalıcılık, ölmezlik: olarak tanımlanıyor ve iyi anlaşılması için örnek bir cümle paylaşılmış.
“Fakat böyle bir zevk ve huzurun devam ve bekası olamaz.” – Necip Fazıl Kısakürek *
Azmi Karaveli de “Burada bahsedilen zevk ve huzurun Necip Fazıl’ın içki-kumar zaafı olup olmadığını bilemiyoruz” demiş ancak Necip Fazıla’a atfedilen bu cümle aslında Necip Fazıl’ın tercüme ettiği ve Hadim Şeyhim dediği Mevlana Ali B. Hüseyin es-Safi’nin Reşahat kitabında yer alıyor. Zikir ile ulaşılan zevk ve huzurun kalıcı olamayacağından ama tabiat haline gelebileceğinden bahsediyor. TDK Yukardaki Seyh Hadim’e ait sözü Reşahat kitabını tercüme eden Necip Fazıl Kısakürek’e mal etmiş ve siteye o şekilde koymuş. Liyakat eksikliği mi desem yoksa Necip Fazıl seviciliği mi desem bilemiyorum.
Zikir sırasında ulaşılan zevkin kalıcı olmayacağı bilindiğinden ve müritlerin zikir bittiğinde hayatın gerçekleri ile başbaşa kalmasını engellemek için cemaatlerin bir çoğu müritlerini neredeyse sürekli zikir halinde tutmaya çalışıyor ve çevresinde olup biteni takip edememesi, şeyhe bağlılığının devamı için miktarı ve sayıları gün geçtikçe artan dua çekme mecburiyeti getiriyorlar.
Aklıma gelmişken, seçim otobüsünde üstelik tesettürlü olan kadın milletvekili adayının fotoğrafını sansürleyen ve adayların toplu fotoğrafından silen herifin yüzüne karşı TDK’daki cümleden ilham alarak ben de; “Böyle bir kadın düşmanlığı ile ailenin huzuru ile varlığı, devletin devam ve bekası olamaz.” demek isterdim.
Genel seçimlerde iktidar partisinin muhalefeti devletin kalıcılığı-bekası ve bağımsızlığına tehdit olarak göstermesi ve seçimi kazanması dolayısıyla “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma…” diye yemin eden vekillerimize bazı hatırlatmalarımız olacak.
Uyuşturucu kullanma oranının süratle artması, hükümet kararıyla sporun her alanına bahis-kumar bulaşması, fuhuşa sürüklenen kız ve erkek çocukların sayısının dehşet boyuta ulaşması BEKA sorunu değil midir? Fırsat eşitsizlikleri; çocukların istedikleri eğitimi ücretsiz alamaması, aldıkları eğitime uygun şekilde iş sahibi olamaması, evlenme-aile kurma oranının düşmesi, doğurganlık oranının 1.5 a düşmesi beka meselesi değil mi?
Ekonominin bozulması, mutfak enflasyonunun resmi rakamlarda % 77, ancak yaşayarak gördüğümüz gibi %200’lere ulaşması, sağlıklı temiz gıdaya ulaşamamak, ilaç kalıtı bulunması sebebiyle ihracattan dönen yaş meyve sebzenin halka yedirilmesi beka meselesi değil mi?
Yukarda saydığımız beka meseleleri mevcut anayasanın suçu değil.
Y kuşağı Z kuşağı diye genç nesilleri, devlet idaresinde olmayan muhalefeti ve anayasayı suçlamak yerine kendinize çeki düzen verin. Suçlular dışarda değil, anayasada değil, aranızda… Mevcut Anayasaya uyun, yeter.
Bırakın anayasa değişikliğini, çalışın.