YALNIZLIK OLSUN ADIN “İSTANBUL”

FullSizeRender (1)

İstanbul’u kazanıp fakülteme kaydolmak üzere geldiğimde ilk binalarını görmüştüm… Yıllardır kafamda kurup ekranlarda gördüğüm İstanbul’a hiç benzemiyordu… Evler eski, iç içe, karma karışıktı sanki…

Oysa nasılda güzel görünüyordu kuşbakışıyla yukarıdan… Uçaktan izlemek başkaydı bu güzel tarih kokan şehri… Her şey buradaydı ya… Sanat, kültür, medeniyet… Büyük şehirden Ankara’dan gelmiştim oysa… Bu şehri hem bu kadar sevip hem de bu kadar hayal kırıklığına uğramamın sebebi neydi? Büyük, resmiyet, siyaset kokan bir şehirdi Ankara… Bütün bunlardan uzaktı bu şehir; ondandı belki bu kadar sevişim buraları… Peki ya gördüklerim?.. Hayal şehri… “ Taşı toprağı altın” dedikleri o bir zamanların İstanbul’u neredeydi?

Kuş bakışı demiştim ya… Babamın görev için yurt dışına gittiği o 90’lı yıllarda Ankara’dan Almanya Frankfurt’ta gitmek için İstanbul’dan aktarma yapar; İstanbul havalimanında beklediğimiz o 15-20 dakika bile İstanbul’da olmak mutlu ederdi… Bu yüzdendi o kuşbakışı görebilmek… İstanbul’dan esen rüzgârla varırdık Almanya’ya…

Vee… Kazanmıştım… Artık hayallerimin şehrinde hayallerime bir adım daha yakındım… Heyecan, korku, umut… Aynı anda yaşanan 3 duygu… O zaman da kalabalıktı bu şehir… Günden güne de kalabalıklaştın koca şehir…

Gün gelip okul bitip Ankara’ya dönülse de Ankara eskisi gibi gelemedi bu yüreğe… Denir ki İstanbul kendine geleni bağlar; koparamazmış kendinden… Öyle de olmuştu… Ankara’da geçen güzel günlerden sonra İstanbul’a dönüş yolu görünmüş; evlenmiş, yuvamı kurmuştum…

İstanbul, güzel şehir… Adaların, yedi tepe oluşun, tarihin, denizin… Fakülte yıllarımla 14 geçirdiğim bu koca şehre bakıyorum da kendinden çok verdin İstanbul… Ya çok yaşlandın ya çok yıpratıldın…

Eskisi gibi değilsin artık… Koca koca binaların, birbirlerini tanımayan kalabalık… Bunca insan arasında yalnızsın aslında… Trafiğin daha yoğun, evlerin daha çok, daha dar… Güneşin bile küs sanki… Gökyüzü küskün insanlarına… Sokakların daha dar, koşuşturan çocukların daha az… Tıklım tıklım ama tek başına…

Yoğun ama yalnızlığa mahkûm şehir… Her insanın da bir telefon sözde haberleşmede… Yan yana oturan gencin görmüyor ayakta duran yaşlısını… Bak bir de kucağında bebeği olan bayan… Kalabalık ama yitik… Söyle İstanbul nerede bıraktık saygıyı? Sevgiyi ne zaman kaybettik biz? Soruların çok cevabı verenin yok!

FullSizeRender

Şefika Gül Aldemir

1979 yılının Aralık ayında Gökçeada’da gelmişim dünyaya… Memur bir ailenin ikinci çocuğuyum… 2,5 yaşında tanışmışım Ankara’yla… İlk, orta, lise eğitimimi aldığım Ankara’dan hayalini kurduğum bölümü okumak için gelmiştim İstanbul’a… Fakülteyi İletişimde Radyo-TV,Sinema bölümünden mezun olarak bitirdim… TRT ile tanışmamın ardından çeşitli görevlerle çeşitli kurumlarda da çalıştım… En güzel yıllarımdı TRT’de geçirdiğim çalışma yıllarım… Hep duyardım “TRT bir okuldur” diyenleri benim için de öyle olmuştur hep… Staj dolu günlerim, “Kadına Dair” programındaki Metin yazarlığımın ardından İstanbul’a gelişim ve kısa süre İSMEK’de diksiyon öğretmenliğimin ardından büyük oğlumun dünyaya gelişiyle işi bırakmam… Bir süre bir internet sitesinde editörlüğüm ve şimdilerde ise sizlerle burada buluşacak olmanın mutluluğu…

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın