23 NİSAN 1920; Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. ATATÜRK; “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!” diye açıkladı, o gün, “HAKİMİYETİ MİLLİYE BAYRAMI” oldu ve çocuklara armağan edildi. 1923'te “ÇOCUKLARIN ROZET BAYRAMI”, sonrasında “ÇOCUK BAYRAMI” adını aldı, 1929'da iki bayram birleştirilerek “HAKİMİYETİ MİLLİYE VE ÇOCUK BAYRAMI" oldu... "23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI" Kutlu Olsun! Türk çocukları başta olmak üzere bütün çocuklar daima özgür, güvende ve mutlu yaşasın…

Türkiye’de Terör Neden Bitmez?

TERÖR

Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti olarak devam eden devletimiz, kuruluşunun 100. yılına doğru ilerlerken, giderek terör batağına daha çok saplanmaktadır. Yıllardır, komşu ülkelerde yaşanan savaşlar, çok renkli toplumsal zemine yayılmış kavgalar, darbeler ve terör hiç eksik olmamıştır. 

Türkiye’de yoğun terör hareketleri 1960’lı yıllara dayanmaktadır. 1961 Anayasası ile oluşturulan geniş hürriyetler ortamı yeni ve farklı arayışlara sahne olmuştur. Tarihinde ilk kez batılı anlamda tanımlanabilecek işçi ve yöneten sınıflarıyla yeni paylaşım, bölüşüm tartışmaları gündeme gelmeye başlamıştır. İlk kıpırdanmalar 1967 yılında Federal Almanya’nın Berlin kentinde öğrenci olayları şeklinde kendisini göstermiş ve sonra hızla yayılarak tüm Avrupa’yı ve Türkiye’yi de kapsamıştır.

İşte böylesi bir ortam içerisinde girdim gençlik yaşlarıma… Benim kuşağıma 78 kuşağı da derler. 68 kuşağının yaşadığı ilk hırpalanmaların ardından, biz 78 kuşağı gençleri tam anlamıyla artık üniversitelerde terörün pençesindeydik. Ölü mü yoksa diri mi geleceğimizi bilmeden giderdik okullarımıza. Birçok kez jandarma dipçiği yemiş, silahlı çatışmaların arasında kalmıştık. Bu çatışmaların sona ermesi, hepimizin de bildiği gibi 80 darbesi ile sona ermişti.

Ancak, terör durur mu hiç? Çalışma hayatına da başladığım o yıllarda, iyi eğitim görmüş bir subay arkadaşım demişti ki; “Türkiye’de terör hiçbir zaman bitmez, bitmeyecek.”  Haklıydı, üniversitede yaşanan terör olayları, çok geçmeden doğuya ve güneydoğuya kaymıştı.

PKK savaşı ise, 1984 ’te başladı ve bugüne kadar ülke olarak Türkiye’ye tahminen bir trilyon dolardan fazla zarar verdi; kırk-elli bin insanımız öldü, büyük sayıda yaralı, sakat, korkunç tahribatlar oldu. Boşaltılan, düzlenen binlerce köy… Bunun yanında dehşetli manevi yıkım da cabası. Bir başka gerçekte şudur: PKK terörünün gölgesinde milyarlarca dolarlık büyük silah, cephane, uyuşturucu ticareti ve kaçakçılığı da yapılmıştır.

Terörün muhatapları ya da taraflarını inceleyecek olursak, bunlar: Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti, Terör Örgütünün Dağ Kadrosu, Terör Örgütünün Şehir Yapılanması, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun köylerinde ve şehirlerinde kendi halinde yaşayan Kürt, Türk, Ermeni, bütün vatandaşlar.  Ayrıca;  Amerika Birleşik Devletleri(ABD), Avrupa Birliği(AB) Ülkeleri, Terör Örgütü PKK’nın Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi uzantısı kabul edilen ve şimdiki adıyla HDP diye anılan parti.

Yıllar boyunca bir yığın paketler açılmış, çözüm süreçleri yürütülmüş olmasına rağmen, terör şehit olan masumlar açısından değişmemiştir. Aksine terör örgütü özellikle çözüm sürecinde daha da güçlenmiş ve hatta HDP sayesinde meclise girmiş, geniş bir siyasi zemine yayılarak artık varlığını devlet imkânları ile sürdürebilir hale gelmiştir.

Ancak,  2015 yaz başlangıcından bu yana, terörün kökünün kazınması adına yapılan tüm planlar, düzenlenen operasyonlarla yüzlerce masum evladımızı şehit verdik. Sur, Nusaybin, Cizre yerle bir oldu. Tam terör doğuda bitiyor, kökleri kesiliyor derken, canlı bombalar patır patır Ankara ve İstanbul’un kalbinde patlamaya başladı. Şimdi acaba terör büyük şehirlerimize mi sıçradı? diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü biliyorum ki Türkiye’de terör bitmeyecek, şekil ve yer değiştirecektir.

Türkiye’de terör kolay kolay bitmez, bitirilmek istenmez.. Terörün bitmesi, bulunduğumuz coğrafyada daha büyük ve daha güçlü bir Türkiye’nin var olması demektir. Bu durum gelecekte kimi rahatsız edecekse, bu ülkeler Türkiye’yi bu yolla yıpratmak ve parçalamak hakkını kendinde her zaman göreceklerdir.

Ülkemizde birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde, yüreklerimiz tüm şehitlerimiz için acıyla burkuluyor, dağlanıyor. Hain terör saldırılarını kınıyor; şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz. Hain terör saldırılarını, lanetliyor; yüzyıllarca üzerinde birlikte kardeşçe yaşadığımız topraklarımıza, birlikte yaşama isteğimize nifak tohumları ekmeye çalışanları lanetliyoruz.

Hain saldırılar kardeşliğimizi asla zayıflatmayacaktır. Gücümüzü, kardeşliğimizi muhafaza ederek bir kez daha göstereceğiz. Birliğimiz sayesinde bütün engelleri aşacağız. Bu alçakça saldırılar, milletimizin sahip olduğu birlik ve beraberliğini bundan önce olduğu gibi bundan sonra da yıkmaya yetmeyecektir.

Milletimize düşen görev sağduyulu olmak, terör örgütlerinin ve onları kurgulayan oyun kurucuların tuzağına düşmemektir. Bugün suçlama değil, sorumluluk alma vaktidir. Bugün yalan ve iftiraya sarılarak senaryoda rol alma değil, birlik olarak oyunu bozma vaktidir.

Türkiye’de ve dünyada terörün asla yaşanmayacağı günler dilerim.

Şerife Birer

ODTÜ Elektrik Mühendisliği mezunu,Türk Telekomünikasyon A.Ş. de 28 yıl çalıştıktan sonra, 2011 de emekli oldu. Siyaset, medya tasarımları ve sosyal medya aktiviteleri, proje-planlama işleri ile uğraşmaktadır. Kadın kuruluşları başta olmak üzere çeşitli STK'nda aktif üyelikleri bulunmaktadır. Günlük bir gazetede kadın ve sağlık sayfası hazırlıyor.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın