Covid (19) Mayıs 

Bu yıl iki milli, bir dini bayram, iki de mübarek gece  “korona virüs” kurbanı oldu. Evlerimizden çıkamadık. Bugün 19 Mayıs. Bayramın yarısı “Atatürk’ü anma”  ya,  buna bile tahammülü olmayanları gördük. 
“Osmanlı benden sorulur” diyen, soyadı Bahadır;  “Ya istiklal ya ölüm” dizisinden rahatsız olmuş. “Dizi, son yıllarda yapılan “Diriliş”, “Kuruluş”, “Abdülhamid” gibi Osmanlıyı sevdiren dizilere karşı Kemalistlerin rövanşıdır. Atatürk’ü övme dizisidir. Kim dayattıysa hesabı iktidardan sorulur”  diye tweet atmış. Gelen tepkiler üzerine de paylaşımını silmiş. “Yanlış anlaşıldım” demiş. 
Gerek yoktu silmesine.
Yanlışlık yok. Doğru anladık biz. Tanıyoruz kendilerini zaten. Cumhuriyeti de kurucusunu da sevmiyorlar. Sır değil o. Başkaları da var kendileri gibi düşünen, saklamıyorlar da zaten.  Hilafet sevdaları var bitmeyen.
Bize göre doyuma ulaşmış, zirveyi görmüştür artık bu düşünce. “Peak” yapmıştır güncel değimle. Düşüşe geçecek aynı kaderi paylaşacaktır korona 19 ile”. Bir başka virüs de o, çünkü  Cumhuriyete musallat olan… Budur inancımız…
Hilafet meselesine gelince; “Öylelerini biliriz ki zaten yoktular” sözü en çok bu kuruma uyardı.  Halifeliğini kabul mü ediyorlardı ki senin? “Kavmi necip”,  görüyordu kendisini. Üstün ırk. Ümmetten saydığı bile şüpheli Türk milletini. Aklına getirdiği bile yok din kardeşliğini.  “Çaldınız götürdünüz diyor  kutsal emanetleri. 
Düşman cephesine oturtulmuşsun başından beri.
Savaşa bizzat katılmış yazar Falih Rıfkı Atay,  “Zeytindağı” diye kitap yazmış. Okusun  ne demek istediğimizi merak edenler…
Arabistanlı Laurens”   film var. 3 saat 48 dakika. Ona baksın okumayı sevmeyenler. Her şey apaçık ortada orada…
Pakistan mı ki her Müslüman devlet?   “Bizi de 68. vilayetimiz kabul edin ” demişti Devlet Başkanı Ziya Ül Hak,  dönemin devlet başkanı.. O gönlü yüce insan.  67 ilimiz vardı o zaman. Uçak kazası süsüyle yok edildiler… Efsane şairleri vardı, Muhammed İKBAL…  Uçakta ayağa kalkardı pilotun; “Türk hava sahasına girildi!” anonsunu duyduğunda.  Atatürk’e,   Türkiye Cumhuriyetine duyduğu saygıdan ötürü.   
Arap’ta,  Acem’de katresi var mı onun?  Kabile, aşiret kafası halen,  devlet bile olamamış daha…
“Bağlılığımızı ilan ediyoruz, geçmişte yanlış yapmışız” diyorlarsa, kutsal emanetler orada..Topkapı’da. Hilafet de mündemiç TBMM’nin şahsi mânevisinde.  Gitmedi bir yere. Bütün bunlar var meclis kayıtlarında. Çıkartırız zaman tünelinden, büründürürüz yeniden ete kemiğe. İstesinler yeter ki…
                                                                                         Azimle, inançla ve bir avuç çıktığı yolda,sevgiyle karşıladı...
Ham hayal bunların hepsi. Cumhuriyet küllerinden doğmuştu bir koca imparatorluğun.  O; küllendirilmek isteniyor şimdi “Yeni Osmanlılık” adına.  Ders alındığı yok belli ki geçmişten. ABD’nin BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) oltasına takıldık..takılı duruyoruz halen. Gördük nelerle karşılaştığımızı.  “Koronavirüs”  örtüsü var şimdi. O kalksın hele, olanlar ondan sonra olacak daha. 
Osmanlıyla problemi olmaz Türküm, diyenin. O bir parlak sayfası zirve noktasıdır Türk tarihinin. Bizimdir. Artısı eksiği ile tarihe mal olmuştur bugün. Türk tarihi bir bütündür. Türkiye Cumhuriyeti almıştır artık onun yerini. 
Osmanlı Türk’tür, kurduğu Türk Cihan devletidir.  Ertuğrul Gazi, Oğuz soyundan Kayı boyundan bir Türkmen kocası,  Osman Gazi de onun oğludur.  Fatih, Kanuni Abdülhamit hepsi bu milletin evlatlarıdır.  Atatürk ise o zincirin son ve en önemli halkası. Bir büyük asker, büyük devlet adamı ve bir siyaset dehasıdır Atatürk. Kurduğu devlete, onu kuran milletinin adını vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti bunun sonucudur. “Değiştirelim, Anadolu Cumhuriyeti olsun” diyenlerin rahatsızlığı milletin adınadır. Oradaki Türklük urgusuna…  Ona da çare yoktur.  Rahatsızlık duyan neyleyelim ki onunla yaşamak zorundadır. Onun sayısız muhafızları vardır. 
Kimse korkmasın ama..Dini hassasiyetleri(!) nedeniyle “Türküm” diyemeyenler de üzülmesinler. Türk, Hz Peygamberin şerefli ümmetidir. Geçmişi, sicili bunun açık ispatıdır. 
İslam âlemi (ümmet) doğrulacak,  yol alacaksa, o katarın lokomotifi eskiden olduğu gibi yine Türkler olacaktır. Şairin değimi ile, “O son ordusu İslam’ın”  Bahadırımıza rahatsızlık veren  dizi, 23 Nisan (Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı) öncesi TBMM’nin kuruluşunun 100. yılı anısına yayınlanmış, Atatürk’ün yanındakileri daha çok öne çıkarmıştı ama bu kadarı bile izleyicisini mutlu etmişti. İstemeyen de izlemedi. Kimse de zehirlenmedi ama, o müzmin, o kronik zihniyet bir daha ölmediğini bize gösterdi. Buradayım ben dedi. Biz de alışığız zaten ona. Devam edeceğiz o hastalıklı kafayla birlikte yaşamaya…
Millet tükürdüğünü yalatır insana,  aklıyla alay edersen onun, gördük onu bir daha.  Milli Mücadelenin başarısından rahatsızlık duyanları da gördü bu millet.  “Keşke Yunan galip gelseydi” dediler onlar da, Atatürk’e düşmanlık ortak paydasında buluştular
Tarihin sayfalarını aralayalım…
Hatırlatalım o özlemini çektikleri Yunan’ın masum Türk milletine ettiklerini. Birkaçını sadece.. Havale edelim sonra da önce Allah’a sonra Türk milletinin vicdanına. 
***
Ağva’ya bağlı(Şile) Çanaklı Köyü’nün kadınlarını bir araya toplayıp soydular. Çırılçıplak halde kocalarının katledilişini izlemeye zorladılar. Toplu tecavüze uğradılar. Kulaklarını, bileklerini, parmakların kestiler, küpelerini bileziklerini yüzüklerini aldılar,  acı içerisinde can verdiler.
Çınarcık’ta, erkek çocuklara, annelerine tecavüz ettiremeyince, hepsini süngülediler. Kadınların karınlarını yarıp, kundaktaki bebekleri yardıkları karınlarına gömdüler.
Karacaali’de, köyün kadınlarına kocalarının gözleri önünde tecavüz edip kurşuna dizdiler…
Fazlasını söylemeye gerek yok! 
***
Bunun için mi “galip gelselerdi?”. 
Buna izin vermediği için mi Atatürk’e bu kadar kin!. 
O kutsal yürüyüşün yolcularına bin rahmet olsun. 
19 Mayısın İkinci yüzyılı kutlu olsun. Kadir Geceniz mübarek olsun!                 
                                                                                                      Ankara 19 Mayıs 2020

 

Osman ERENALP

1957 Diyarbakır ili Çüngüş ilçesi doğumlu. Kırşehir Öğretmen Okulu, Ankara ilahiyat Fakültesi ve Gazi Eğitim Fakültesi Egitim yonetimi bölümü mezunu. ilköğretim, ortaöğretimde, değişik kademelerde öğretmenlik ve yöneticilikler yaptı. 25 yıllık Milli Eğitim Müfettişi. 45 yıllık hizmeti var. Halen görevde. 20 yıldan bu yana bir yerel gazete ve çeşitli yayın organlarında köşe yazıları yazmaktadır.

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın