Azerbaycan'da 7 Şubat 2024 Çarşamba Günü Yapılan ve 30 Yıl Sonra Ermeni İşgalinden Kurtarılan Dağlık Karabağ Bölgesinde de Sandıkların Kurulduğu, 8. Cumhurbaşkanlığı Seçimini, Mevcut Cumhurbaşkanı İlham ALİYEV Büyük Farkla Kazandı. Yeni Dönem, Kardeş Azerbaycan Devleti ve Halkı için Hayırlı, Uğurlu olsun…

Çoklu Baro Anayasa’ya Uygun mu?

Devletin Temeli Adalet İse Adaletin Temeli Savunmadır. Savunmanın Bekçileri Avukatlar, Avukatların Örgütlü Gücü Ve Halkın Güvencesi Barolardır…

 

 

Barolar ve avukatlar, çağdaş, uygar, tüm hak ve özgürlüklerin herkes için eşit şekilde uygulandığı bir olma, herkesin kendini güvende hissettiği hukuk devletine ulaşma mücadelesinin en baş temsilcileridir.

27 Maddeden oluşan  ‘Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ TBMM de görüşülmeye devam ediyor. Değişikliği ana hatlarıyla,  üye sayısı 5 binin üzerinde bulunan illerde birden fazla baro kurulması ile TBB delege sisteminin değiştirilerek üye sayısına göre çok delegesi olan baroların delege sayılarının düşürülmesi ile diğer barolarla neredeyse aynı seviyeye getirilmesi şeklinde özetleyebiliriz.

Bu düzenleme Anayasaya aykırıdır. Şöyle ki;  Kurumsal kimliği olan kamu hizmeti gören bir tüzel kişiliğin, bir dernek, bir şirket gibi bölünmesi kamusal niteliğine de ters düşecektir.

Barolar bir taraftan mesleğin ve meslektaşların sorunlarını çözerken bir taraftan da, savunma mesleğinin varoluş temelini teşkil eden hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi için çalışır.  Bu nedenle Baroların herhangi bir meslek örgütü olarak görülmesi kabul edilemez.

T.C. Anayasası “Madde 11. – Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” hükmünü içermektedir.

“Belli bir mesleğe mensup olanların ortak çıkarlarını korumak ve kollamak, aralarındaki dayanışmayı kuvvetlendirmek gibi amaçlarla kurulmuş bulunan mesleki teşekküllerin; çok partili demokratik düzen içerisinde giderek etkili bir baskı grubu haline gelmeleri, öte yandan bu şekilde örgütlenen menfaat grupları arasındaki dayanışmanın toplum çıkarları aleyhine gelişmesi tehlikesi; bunların kamu hukuku kural ve usulleriyle yönlendirilmesini adeta zorunlu kılmış, bu nedenlerle de sosyal bir olgu olarak öteden beri varlıklarını koruyabilmiş olan meslek kuruluşları Anayasal bir kurum haline dönüştürülmüşlerdir.”( Anayasa Mahkemesi Kararı Esas Sayısı : 1984/12 Karar Sayısı : 1985/6 Karar Günü : 1/3/1985 R.G. Tarih-Sayı :17.05.1985-18757)

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Barolar” başlıklı 76. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.

  1. Md. göre; “Türkiye Barolar Birliği, bütün baroların katılmasıyla oluşan bir kuruluştur.

Birlik, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur”.

Anayasa “Madde 135. – Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.

…Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kanunda gösterildiği şekilde Devletin idari ve mali denetimine tabidir…” Buradaki en dikkat çeken husus bu meslek kuruluşlarının kamu kurumu niteliğinin anayasal dayanağının olması ve bunların kanunla kurulabilecek olmalarıdır. Meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, üstlendikleri hizmetler itibariyle Anayasamızda kamu kurumu niteliğinde birer kamu tüzel kişisi olarak yer almışlardır. Bu nitelikleri itibariyle, idari teşkilat bütünü içerisinde kamu idareleri, kamu kurumları yanında meslek kuruluşları olarak ayrı bir kategoriyi oluşturmaktadırlar. Anayasamız kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşların teşkilatlanmasında üyelerinin müşterek ihtiyaçlarının karşılanması ve meslekte birliğin sağlanmasını hedeflemiştir. Dolayısı ile çoklu baro ile bir il içerisinde kamu idarelerinin teşkilat yapısına aykırı şekilde birden fazla baro kurulması anayasal açıdan mümkün değildir. Baroların, mesleki birliği bozacak şekilde bölünmesi, aynı ilde birden fazla baronun kurulması Anayasaya aykırıdır.  ABD örneği ile bir kısım çoklu baro örneklerinin bu fikri destekler şekilde verilmesi isabetli olmayıp, Türkiye Devlet Teşkilat yapısına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına uygun bir yapılanma değildir.

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının Anayasa düzeni ve idari teşkilat içerisindeki yeri önemlidir. Avukatlık Kanunu ve Anayasa kapsamında bir meslek kuruluşu olan barolar da kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olup tüzel kişiliğe sahiptir. Bu kuruluşlar belli kamusal hizmetleri kamu yararı amacı doğrultusunda gerçekleştirmektedir ve üyelerinin yaptığı iş, genel manada kamu hizmeti niteliğindedir. Bu nedenle kamu hukukundan doğan hakları,  görev ve yetkileri bulunmaktadır. Kamusal kimliği kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerinde ve yargının yürütülmesinde oynadığı rolde önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.

Baroların üyeleri  “yargı mensubu” sıfatını taşıyan avukatlardır. Barolarla ilgili yapılacak bir düzenlemenin  “yargı bağımsızlığı” ilkesini zedelememesi gerekir.

Anayasa Mahkemesi 05.07.2018 tarihli 2018/15 E. ve 2018/78 K. sayılı kararı ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile ilgili ilkesel açıklamalarda bulunmuştur. Buna göre;

“Anayasa Mahkemesi bu iptal kararında özetle; Anayasa m.135’de düzenlenen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerk olduğunu, belli bir mesleğe mensup olanların faaliyetlerini, hizmetin gereklerine ve kamu yararına uygun bir şekilde sürdürmelerini güvence altına alma hedefinin bu özerkliğin sebebini teşkil ettiğini, bu özerkliğin merkezi idareden bağımsız olarak karar ve yürütme organlarını seçebilmeyi kapsadığını, ancak özerkliğin sınırsız olmayıp Devletin idari ve mali denetimini mümkün kıldığını, bununla birlikte bu vesayet yetkisinin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerkliğini anlamsız kılacak şekilde düzenlemelere imkan vermediğini, sonuç olarak merkezi idarenin ve Devletin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerkliği ile bağdaştırılamayacak müdahalelerine yol açabilecek yasal düzenlemelerin Anayasa m.135’e aykırı olacağını”  belirtmiştir.

Meslek dernekleri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin farkı kamu tüzel kişiliği vasfıdır. Barolar ve bu baroların çatı örgütü Türkiye Barolar Birliği. mesleki dernek ve vakıflardan farklı olarak yargı erkinin üç ayağından biri olarak  savunma  mesleğinin kurallarının geliştirilmesi,  mesleğin korunması,  üyelerinin denetlenmesi  ve avukatlık mesleğinin en iyi şekilde icra edilmesinin sağlanması için çalışır. Tekliği ve birliği bozulmuş, muhataplık noktasında zayıflamış, bölünmüş bir yapının kamusal özelliğinin zaman içinde yok olacağını ve meslek kuruluşlarına dönüşeceğini unutmamak gerekir.

Bu çoklu oluşumların avukatlar arasında kamplaşmaya yol açacağı, mesleğin değil başka kişisel özelliklerin, ideolojilerin,  hatta etnik veya inanç temelli gruplaşmaların önünü açacağı unutulmamalıdır.

Getirilmek istenilen yeni düzenlemede beş binin üzerinde üyesi bulunan barolarda iki bin üyeyi bulan yeni baro kurabilecektir.  Avukatların bir baroya kaydolma zorunluluğu var ve bir avukat birden fazla baronun üyesi olamıyor. Bu durumda Hukuk Fakültesinden yeni mezunu olmuş bir genç, baro seçiminde zorlanırken, Stajyerleri kendine çekmek için yarış halinde olacak Baroların ise neler vadedeceği belli değildir. Çünkü üye sayısını artırmak, baroların önceliği olacak ve stajyer avukat sayısını artırmak için de farklı yöntemleri kullanabileceklerdir.

Büyük ihtimalle Türkiye’deki siyasi partilere göre şekillenecek olan barolar nasıl evrensel hukuk değerlerini savunacak, nasıl evrensel hukuk değerlerine sahip üyeler barındıracaktır. Keza hadi etnik kimlik, inanç temelinde örgütlü yapılar olmak istenirse nasıl müdahale edilecektir.  Önemli bir güç haline gelecek bu örgütlü yapıların kontrol dışına çıkmayacağını veya hem hukuka hem de ülke aleyhine çalışmayacağını kim garanti edecektir. Tıpkı mütareke döneminde ülke aleyhine çalışan İstanbul’da kurulmuş olan Ermeni ve Rum Baroları gibi…  Yeniden olmayacağını söylemek mümkün müdür?

Getirilmek istenen bu sistem avukatlar arasında da dayanışma ve birlik ruhunu yok edecektir. Tek adrese bağlı olan avukatların gurur kaynağı olan baroları ortadan kaldırmak dağınık, kontrolsüz ve disiplinsiz yapıları ortaya çıkaracaktır ki bundan en büyük zararı gören de yargı olacaktır. Dolayısıyla devletin temeli olan adalet zarar görecektir.

Çoklu baro sisteminin işçi avukatlar açısından bir mobing aracı haline geleceğinden şüphe bulunmamaktadır. Avukatın işe alınmasında tercih sebebinin üye olduğu baro olması liyakati ve çalışma özgürlüğünü de kısıtlayan bir unsur olabilecektir. Dolayısıyla bir avukatın yanında sigortalı olarak çalışan avukat açısından herhangi bir baskının olmayacağını söylemek de mümkün değil. Ya da işe alınırken sözleşme tarafının kendisinin kayıtlı olduğu baroya kaydolması konusunda bir baskı yapmayacağını garanti etmek mümkün değil. İşçi avukat ile  işe alan avukat başka barolara kayıtlı ise herhangi bir şikayet durumunda birinin korunmadığını  garanti etmek mümkün olabilecek midir? Bu durumda kayırılan üyeler ortaya çıkmayacak mıdır? İşçi avukat/patron avukat ilişkisinde baroların uygulamaları /lehe-aleyhe kararları yeni tartışmaların adresi olacaktır.

Baroların üyeleri için her yıl karar altına alarak yayımladığı “Asgari Ücret Tarifesi” ölçüleri ne olacaktır? Farklı tarifelerin varlığı hem avukatlar arasında hem iş sahipleri açısından karmaşaya neden olacaktır.  Bu ölçüler baroların üyeleri arasında farklı bir rekabet alanı yaratacak ve iş sahibi müvekkillerin avukata yönelimini/tercihini etkiler hale gelecektir. Ayrıca işçi avukatlar açısından belirlenecek asgari ücrette işçi avukatın tercih edeceği baroyu belirleyecek ve barolar arasında haksız rekabete/çatışmaya neden olacaktır. Bu durum kendine üye temin etmeye çalışan baroların maddi açıdan güçlenmek adına farklı ilişkilere ve güç odakları ile ilişkisine veya farklı gruplar tarafından desteklenerek güçlendirilmesi çabasına yol açacaktır ki bu da çok büyük bir tehlikedir.

Baroların en önemli görevlerinden birisi olan Adli Yardım hizmetinin vatandaşa sağlanması görevi çoklu baro düzenlemesi ile bölünen bir hizmet haline gelmektedir. Oysaki adli yardım sistemi vatandaşın adalete erişiminin en önemli aracı olup, sosyal devlet ilkesinin bir yansımasıdır ve kamusal bir hizmettir. Bu adli görevin, kurulacak barolar arasında bölünmesi işleyişini, verimliliğini ve denetimini engelleyecek ve ne yazık ki bundan en büyük zararı da bu hizmet kanalı ile adalete ulaşmak isteyen vatandaş görecektir. Vatandaşın adalete erişim hakkı zarar görecektir.

Meslek kuruluşlarının özerkliği; merkezi idareden bağımsız olarak karar ve yürütme organlarını seçebilme, ilgili mesleki faaliyetlerle sınırlı olmak üzere üyelerini ve örgütlerini bağlayıcı karar alma ve uygulama, meslek mensuplarının uyacağı ilke ve kuralları belirleme ve üyeleri hakkında disiplin tedbirleri uygulama hak ve yetkisini içermektedir. Meslek ilke ve kurallarının uygulanması ve avukatın faaliyetlerinin kanuna uygunluğunun sağlanması baroların görevi olup çoklu baro uygulamasında bu konuda tutarlılığı, birliği ve dengeyi  sağlamak mümkün olamayacaktır. Yıllardır uygulama ve disiplin kurullarının kararları çerçevesinde uygulama birliğine ulaşmış pek çok kural ve hüküm bu durumda anlamını kaybedecek ve farklı düşünceye göre farklı uygulamaların kapısı açılmış olacaktır.

Çoklu baro sisteminde yani birden fazla baronun kurulması durumunda barolar arasında üyelerine uygulanan disiplin işlemlerinin, uygulama ve kararlarının farklı olması halinde içtihat yeknesaklığı ortadan kalkacaktır. Ayrıca baroların üyelerine uyguladığı disiplin işlemlerinin toleranslı olması halinde avukatların o barolara yönelmesinin önünü açacak bir sonucu hangi hüküm engelleyecektir.

Av. Sema AKSOY

Ankara Barosu Önceki Başkanı

SEMA AKSOY

1965 Yozgat Boğazlayan doğumludur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1987 senesinde mezun oldu. 1988 senesinden bu yana Ankara Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalışmaktadır. Çankaya Belediyesi meclis üyeliği, Çankaya Belediyesi Meclis Başkan vekilliği ve belediyede çok sayıda komisyonun başkanlığını yaptı. Ankara Barosu 61. Genel Kurulunda yönetim kurulu üyesi seçildi. 2010-2012 dönemi Ankara Barosu Baro Genel Sekreteri seçildi. 2012-2014 yılları arasında Baro Başkan yardımcısı seçildi. Av. Metin Feyzioğlu' nun TBB başkanı olarak seçilmesini takiben Ankara Barosu Başkan Vekilliği görevini üstlendi. Av. Sema AKSOY 2013-2014 tarihleri arasında Ankara Barosu 'nun tarihindeki ilk kadın başkanı olarak görev yaptı

Bunlar ilginizi çekebilir...

Bir yanıt yazın